Yine çelişki

Bugünlerde “lazer odaklanma” konulu videolar sosyal mecralarda dönüp duruyor [1] , [2] , [3] . Turkcell diyor ki,

Eğer

  • 27 yaşında, Beşiktaş’ta oturan ve Trabzon’da gezen,
  • 26 yaşında, geçen hafta maça gitmiş, yurt dışına çıkmış ve Kadıköy’de oturan,
  • 27 yaşında, kuaför, Trabzon’da yaşayan, Beşiktaş’ı tutan ve şu anda yurt dışında olan

gibi çok fazla özelliğe sahip hedef kitleniz varsa, ajans veya müşteri temsilcileriyle uğraşmayın, bize gelin

 

Bu önermenin ne kadar gerçekçi olduğuna bakalım.

Turkcell’den son birkaç gün içinde 2 mesaj aldım. (Aşağıda göreceğiniz gibi gelen SMS’lerin önemli bir miktarı Turkcell’den ama 2 mesaj ilginç.) Bir gün arayla geldiler.

Turkcell_celiski1

Her ikisi de Turkcell’e ait olan FaturaBilgi ile 1048 birbirlerini yalanlıyorlar.

Bu mesajlardan biri şöyle diyor:

Turkcell_celiski2

Ertesi gün (ve aslında her ay) gelen mesaj ise…

Turkcell_celiski3

Faturamı her ay e-posta adresime gönderdiğini belirtiyor.

İki mesajı bir arada değerlendirirsek Turkcell her ay bana faturayı gönderdiği e-posta adresimin kendilerinde olmadığını söylüyor.

 

Benim için yeni bir durum değil. Turkcell’in çelişik mesajları “tutarsız iletişim örnekleri” olarak derslerimde önemli yer tutuyor [4] , [5] , [6] , [7] , [8] . Sadece bu nedenle (ders malzemelerimi zenginleştirdiği için) GSM operatörümü değiştirmiyorum.

 

Videoları seyredince şunu düşündüm. Turkcell pazarlama iletişimi konusunu çözmüş [1] , [2] , [3] . Müşteri ne der, müşteri temsilcisi ne yapar, kreatif nasıl yaratır… herşeyi biliyor.

Bir de bu vieolarda bahsettiği hizmetin asıl başlangıç noktası olan tekilleştirme ve kişiselleştirme hakkında birşeyler bilse.

1 Ekim 2013

Farklı sosyal mecralardaki yorumları aşağıya taşıdım.

 

Dinlemek – Anlamak

Bir konuyu dinlemenin türlü biçimleri vardır [1] . Yaptığınız hatalardan ders almak için dinleyebilirsiniz. Ne kadar haklı olduğunuzu kendinize kanıtlamak için dinleyebilirsiniz. Aslında dinler gibi görünüp, aklınıza geleni söylemek için bahane arayarak kafa sallayarak dinlersiniz.

 

Şu videoda [2] , sabrı taşmış bir müşteri, telekom şirketi ile görüşüyor.

Eğer

(1) Eğlenmek istiyorsanız, öylece dinleyin.

(2) Müşterinin terbiyesizliğini görüp derdini anlamak istemiyorsanız, yine öylece dinleyin.

(3) Bu şirketin elemanı iseniz ve kendinizi haklı hissetmek istiyorsanız sadece dinlemekle kalmayın, küfürlere sığının. Bahaneyi müşteri size zaten veriyor.

(4) Eğer CRM veya CEM konusunda biraz bilginiz ve ilginiz [3] varsa, şu noktalara dikkat edin.

  • 2.30 dk.sn’de müşteri derdini anlatıyor. 64 TL‘ye 5000 dk operatör + 1000 dk rakip görüşmeleri için anlaşmış. Operatör müşteriye sormadan 1000 dk rakip görüşmesi verip fiyatı 71.20TL‘ye çıkartmış. Müşteri fazladan verilmiş gibi görünen 500 dakikayı hiç kullanmayacağını söylüyor. İtirazı da sadece bu kadar.
  • 3.21 dk.sn’de müşteri temsilcisi “Siz sözleşmeyi yaparken… Sözleşmenin en alt kısmında… Turkcell’in bütün sözleşmelerde yazar bu. Telif hakkı  saklıdır yazar” diye (bahane arayan kesik cümlelerle) fiyat artışının müşteriden habersiz yapılması için hukuksal gerekçenin bilerek hazırlandığını itiraf ediyor.
  • 4.25 dk.sn’de müşteri temsilcisi soruna çözüm bulmak yerine, “Sizin numaranızı görüyoruz şu anda. Bu şekilde konuşmaya devam ederseniz, sizi mahkemye verme yoluyla dava etmek zorunda kalacağım” diyerek müşteriyi tehdit edip pasifleştirme çabası güdüyor.
  • 5.30 dk.sn’de müşteri temsilcisi gerekçe bulmakta zorlanıyor. Devamlı “eeee” diyerek  konuşuyor. “Bu durumdan dolayı sadece siz aramıyorsunuz bizi. Bu paketi kullanan herkes bizi aramakta. Fakat… Şu an Turkcell kendi telif haklarını kullanmakta” diyor.

Şikayete çözüm üretmek yerine, müşteriyi sinirlendirip telefonu kapattırmak üzerine kurulu bir çaba olduğu net olarak görülüyor. Bu şekilde “Şu an Turkcell kendi telif haklarını kullanmakta” oluyor.

Bu durumun aslında operatörün gelirlerini artırmayıp azalttığını yazdım [4] . Sağ tarafta gördüğünüz İlgili Yazılar kısmında, bu yaklaşımın CRM ve CEM açısından yarattığı olumsuzları yine bilimsel şekilde anlattım.

Benim başıma da geldi. Hakaret etmedim [4]. Ne var ki, önce normal sesle söylediklerimi bağırarak söylemeye başladığımda konuşma süresi 10 dakikayı geçmişti. (Basketbol veya futbol oynayan varsa, 10 dakikanın ne kadar uzun bir süre olduğunu biliyordur.) Müşteri temsilcisi sürekli aynı cümleleri tekrarlıyordu. Aynı numara bana da yapıldı.

  • Not: Etkin dinleme eğitimi [1] diye birşey var. “Ne söylediğine değil, ne demek istediğine” odaklanmayı sağlar. CRM ve/veya CEM konusunda ilerlemek isterseniz, önce müşteriyi etkin dinlemeyi öğrenmeniz gerekir.

Zavallı İlyas, zavallı ben, zavallı müşteriler.

İlk yayınlanma tarihi 29 Şubat 2012

Resim şuradan alıntıdır

Amazon nasıl “aşk markası” oluyor

Şirketler altın madeninin üzerinde oturuyor. Ancak pek azı bu madeni, müşteri ilişkilerinde ilerleme kaydetmek için kullanmayı biliyor.

Bir GSM şirketimiz, dünyanın 5’inci büyük veri ambarına sahip olmakla öğünüyor. Artık iletişim değil “bilgi yönetimi” işinde olduğunu iddia ediyor. Ama müşteri hizmetleri giderek kötüleşiyor [1]. Gerek hepimizin bilgi birikimini arttırması, gerekse onların örnek alması için okuduğum bir yazının bir-iki paragraını tercüme edeceğim.

Makale Sean Madden [2] a ait. Orijinal adı “How Companies Like Amazon Use Big Data To Make You Love Them[3] (Amazon gibi şirketler büyük veriyi onları sevmemiz için nasıl kullanıyor)

Geçen ay Amazon’un müşteri hizmetleri ile bozuk Kindle’ım konusunda konuştum. Şahaneydi. Amazon’un web sitesine hizmet talebimi koyduktan 30 saniye sonra telefonum çaldı. Diğer taraftaki hanım – adı Barbara diyelim – bana ismimle seslendi ve “Kindle’ınızda bir sorununuz olduğunu anlıyorum” dedi. Sorunu 2 dakikada çözdük. Soyadımı ve adresimi söylediğim kısma geçtik. Bana hiç birşey satmaya kalkmadı. Neredeyse 10 yıldan beri Amazon’dan bir şeyler ısmarlarım, şirketi hiç o an olduğu kadar sevmemiştim.

Düşünün ki bu bir müşteri hizmetleri aramasıydı ve öfkelenmeye hazırdım. Birçok Amerikalı müşteri gibi, hizmet birimleriyle ilişkilerim – ister telefonda, ister internet sitesinin dehlizlerinde, ister elektronik mağazanın koridorlarında olsun – çoğunlukla olumsuzdu. Şirketin kontrolunde, soğuk, önceden yazılmış ve insandışı iletişime alışkındım.  Barbara’nın resmi ama anlamsız olmayan yaklaşımı bu deneyimi farklılaştırdı. Ama daha önemlisi hakkımda doğru veriye erişimi vardı ve bu durum etkileşimi güzelleştirdi. Aslında Amazon yıllardan beri sadece ödeme bilgilerimi değil, satın aldıklarıma hatta incelediklerime ilişkin bilgileri bile biriktirmişti. Aslında düzinelerce diğer şirket de bu bilgileri topluyor. Ama Amazon bunlarla farklı birşey yapıyor. Aramızdaki ilişkiyi oluşturmak için kullanıyor.


Önceden şikayetimizi bildirmişsek, bir şirketin müşteri hizmetlerini aradığımızda hakkımızda yeterli verinin hazır olması artık imkansız değil. Big data’dan elde edilen veriler sayesinde hakkımızda her şeyi bilebilirler. İç veriler bile çok şey söylüyor. Bir de sosyal mecralardan alınacak bilgilerle nerelerde gezdiğimizi, neleri sevdiğimizi… Hakkımızda bilinmedik pek az şey kalır.

Öncelikle müşteri hizmetleri birimlerini “maliyet azaltma” yerine “fırsat geliştirme” kaynağı olarak görmek gerekiyor. Müşteri temsilcisinin önündeki ekrana doğru bilgiyi getirerek temas anında ilişkiyi en olumlu ve verimli şekilde kullanabilirler. Maliyeti az değil ama verim artışına değer.

Verilerinizi akıllı kullanan bir otomobil firması, fan kayışının değiştirme zamanı geldiğini ve bugün yaparsanız daha az maliyete katlanacağınızı söyleyebilir. Sizi sadece “uçuş kartı numarası” olmanızdan fazla bilen havayolu, geçmiş seçimlerinize bakarak doğru koltuğu önerebilir, üst grup için indirim sunabilir ve hostesler sabahları domates suyunu portakal suyuna tercih ettiğinizi bilirler. Hatta hangi koşullarda üst grupa geçmeyi tercih etmediğinizi bilip teklif bile sunmayabilirler.

Şeffaflık ve kontrol müşteriye verildiği sürece bu gibi etkileşimler rahatlatıcı olacaktır. Gelecekte müşteriler böyle etkileşimleri bekleyecekler. Böyle şeyler olduğunda “Hakkımda bu kadar şeyi nasıl biliyorsunuz?”  değil, “Bildikleriniz ile ne yapacaksınız?” diye soracaklar.

Bizim bankalarımız, GSM şirketlerimiz veya perakendecilerimiz ne zaman başlarlar acaba?

Resim şuradan [4] alınmıştır.

Şu yazıyı [5] da okuyunuz.

10 Mayıs 2012

 

Terkedilmeyi engellemek

Firmalar, müşterilerinin rakiplere gitmesin diye çeşitli faaliyetlerde bulunurlar. Bunlara  “terk engeli” (barrier to quit) denir.

Bu terk engelleri neler olabilir:

1 – İndirim veya cazip paket önerisi: Bu öyle CRM [1] yazısındaki gibi, müşteri bir rakibe gitmesin diye, daha ucuz fiyat veya daha cazip bir paket önerilir.

Bu öyle CRM [1] yazısına bakıp ayrıntısını öğrenmeye üşenenler için kısa açıklama:

Bu öyle CRM [1] yazısını okumuşsanız, doğrudan Şekil 3’ün altından devam edebilirsiniz.

Şekil 1 – YBD eğrisi

Müşterinin bir şirket ile ilişkisi sürdüğü zaman boyunca kazandırdığı paraya yaşam boyu değer (YBD) denir. Şekil 1‘deki gibi bir eğri çizer.

Müşteri her hangi bir nedenle memnun olmayıp rakibe giderse, beklenen YBD kazanılmaz.

Şekil 2 – Terk eden müşterinin YBD eğrisi

Terk eden müşteri nedeniyle kaybedilen potansiyel gelir, Şekil 2’deki külrengi alan ile gösterilmiştir. Böyle bir kayıp yaşamaktansa, müşteriye indirim veya başka cazip teklifler yapılır

Şekil 3 – İndirim yapılan müşterinin YBD eğrisi

Müşteriye indirim yapılarak, Şekil 2’deki külrengi alanın tamamını kaybetmek yerine, Şekil 3’deki gölgeli alan kadarı kaybedilir. Böylece potansiyel değerin bir kısmının geri alınarak müşteri ilişkisi sürdürülür.

Böylece müşterinin “Bunu iptal et. Diğerini ara. Uğraş, Kayıt ol. Yeniden bir sürü belge göster… 3 – 5 kuruş için uğraşmaya değmez” diye düşünmesi sağlanır.  Bu indirim de bir “terk engeli” oluşturur.

Diğer yandan rakip şirket aynı müşteriyi kazanmak için ısrarcı olursa, artık daha da düşük fiyat ve/veya daha cazip paket teklif etmek zorundadır.

Şekil 4 – Daha cazip teklif sunulan yeni müşterinin YBS eğrisi

Bu durumda yeni müşteri kazanma maliyeti artacak (Şekil 4’de A), başabaş noktasına daha geç ulaşacak (Şekil 4’de B) ve kârlılığı (Şekil 4’de SARI ile gösterilen alan ölçüsünde) olumsuz etkilenecektir. Gerçekten uzun vadeli bir ilişki vaad etmeyen şirketler, yeni oluşan “müşteri edinme maliyeti”ni karşılamak istemeyeceklerdir. Dolayısıyla müşteri eski firmasında kalır.

Bazı kurumlar müşterinin kontratının bitmesine izin vermemek için aşırı taviz verirler. Bu uygulamalar anlamlı ve sürdürülebilir bir stratejinin parçası değilse, şirketin daha çok zarar etmesine neden olur [2].  (Bu zarara uğramamak için sadakat nedenini [3] bilmeden terk nedenine [4] odaklanmayın.)

 

2 – Uzun dönemli taahhütlü paketler önerilmesi. Bu yöntem de yukarıda Şekil 3‘de gösterilen YBD’yi sağlar. Ancak, ilk öneriden farkı, rakibin maliyetini artırmaya değil, müşteriyi korkutmaya yönelik olmasıdır. İlk anda müşteriye cazip görünen indirim farkları, terk anında “çıkarsanız hepsini bir defada ödersiniz” diye kullanılır. Müşterinin terk bedelini ödemekten kaçınmasını sağlayacak bir tutar ile korkutmak, böylece dışarı gitmesini engellemek amaçlanmıştır.

İnsanlar çoğunlukla sözleşmenin son gününü hesap etmezler. Bu arada yapılan yeni tekliflere kanabilirler. Bu sayede terk etmeyi düşünürken, içeride kalma süresi uzayabilir.

Bu yüksek duvarları alaya alan eski bir reklam filmi [5] GSM’de numara dolaşımı serbest bırakıldığında TV’lerde gösterilmişti.

 

3 – Doğru YBD hesaplayarak hizmet edilmesi. Eski ve kârlı müşteri olduğu için  farklı davranılması, çağrı merkezinde beklememesinin sağlanması, tuzak tekliflerle ödediğinin artırılmaması, hayatının kolaylaştırılması, doğru teklifler sunulması, kârlılığın müşterinin rızasıyla artırılması… gibi “hak ettiği hizmet düzeyinde davranılması” duygusal bağ yaratır. (Marka kavramını destekleyen, “love mark” olmasını sağlayan tutum budur.)  Müşteri “Bu marka ile herşey güzel giderken neden bir diğerinin peşinde koşayım ki” diye düşünür.

Müşterilerin demografik özelliklerine, içinde bulundukları (gençlik, iş hayatı, evli, çocuklu aile, emekli, vb…) yaşam evresine, (tatil, evlilik, boşanma, doğum, işe girme, vb…) olgu ve etkinliklere (event) göre değişen ihtiyaçlarını gözeterek, ilgili taraflara kazanç+kazanç sunarak yapılan teklifler, kendiliğinden terketme engeli oluşturur.

Müşteri odaklı olunduğunda, indirim gibi kârlılık azaltıcı veya ceza gibi korkutucu önlemlere gerek kalmaz. Hem kârlılık, hem de müşteri memnuniyeti artar.

 

Sizce etrafımızdaki kurumlar bu “terk engelleri”nden hangilerini kullanıyor.

9 Mart 2012

 

Gençlik Bayramı ve gnctrkcll

Biliyorsunuz. CRM konusunda sorun yaşayan arkadaşlarım, öğrencilerim ve okurlarım konuyu benimle paylaşıyorlar.

Onlardan biri, öğrencilerimden Mine Şahin Artvinli‘nin başından geçmiş. İzniyle ve kendi cümleleriyle yayınlıyorum.

Sizinle Turkcell ile yaşadığım yeni bir olayı paylaşmak istedim 🙂 Güzel ve ilginç bir örnek olacağına eminim.

Önce konunun geçmişini yazayım. Turkcell’in çağrı merkezi ile yapmış olduğum kampanya görüşmesinden sonra yanlış değerlendirildiğim için 2 ay fazladan para ödemek zorunda kaldım. Tabi bu konu ile ilgili olarak yazılı, sözlü, e-posta… her yol ile şikayetlerimi yaptım. Sonunda pes ettikleri için istediğim kampanyaya geçiş yapabileceğimi belirttiler.

27 yaşında olmama rağmen gnctrkcll üyesi oldum 🙂 Bu noktada mutluydum çünkü kampanyalardan faydalanıyordum 🙂

Gelelim Turkcell’in kendisiyle bir kez daha çelişki yaşamasına. gnctrkcll‘den hergün yaklaşık 2-3 adet mesaj alıyoruz, bizi bilgilendiriyorlar. 16.05.2011 tarihinde aldığım bir mesajın içeriği söyleydi “gncrtjcelli! efsane sinema kampanyan geri döndü! Pazartesi ve Perşembe tüm seanslarda 1 Bilet aldığında 1 Bilet sadece sana hediye! ”

Süper bundan iyi kampanya olamaz” dedik ve 19 Mayıs’ı tatil bilip sinemaya gitmeye karar verdik. Kampanyadan yararlanmak için sfr1 yazıp 2222’ye gönderiyorsunuz ve size bir şifre mesaj ile geri geliyor. Şifremizi de aldıktan sonra sinema yollarına çıktık. Mutluydum, Gençlik Bayramı‘nda, tatil olduğu bir gün sinemaya gidecektik. Uzun kuyrukta bekleyip sinema biletimizi almaya gittiğimiz zaman filmimizi seçmiştik ve 2 kişi olduğunu belirtip gnctrkcll’in kampansayından yararlanacağımızı belirttim. Bilet satan adam bunu mümkün olmadığını belirtti.

-Neden?” dedim “Bugün Perşembe!”
-Ama bugün Bayram!” dedi.
-Ne bayramı?” dedim  (Aklımdan o anda tamamen sizin anlattıklarınız geçti) 🙂
-Gençlik Bayramı” dedi adam sinirlenerek..
-Teşekkürler” dedim. 🙂

Şimdi bu noktada tutarsız olanları bulmak sanırım daha kolay olucak hocam 🙂

Birincisi sen bana mesaj atıp her Pazartesi ve Perşembe kampanyadan yararlanabileceğimi söylüyorsun.

İkincisi diyelim bunu söylemek zoruna gidiyor, o zaman şifre almak için sana ulaştığım zaman neden beni uyarmıyorsun da şifremi gönderiyorsun.

Üçüncüsü ve en önemlisi 19 Mayıs “Gençlik Bayramı”. Bugün gençlere özel birşey yapamayacaksan neden adını gençturkcell koydun. 19 Mayıs günü gençlere özel anlamlı bütün bir gün, ne kadar 27 yaşında da olsam yaşadığım duyguyu 16 veya 18 olan gençlere uyarladığım zaman, düşünüyorum da nasıl bir hüsrana uğramışlardır.

Nasıl büyük bir cahillik öyküsü. Tamamen tutarsız, anlamsız ve iletişim bozukluğu yaratan Turkcell öykülerinden bir tanesi.

Turkcell nasıl müşteri odaklı olacak? Ha, nasıl?

 

Müşteri odaklı alt-yapı ve Turkcell

Hattımı yoğun kullanmadığımdan Platinum üyeliğimin 28 Şubat 2011 tarihinde biteceğine dair Turkcell’den bir mesaj almıştım.

Karar doğru. Müşteriye hak ettiği hizmet düzeyinin sunulmasını destekliyorum. Herkese eşit muamele ve/veya koşulsuz müşteri memnuniyeti gibi söylemlere inanmam. Hatta aksini savunurum.1 Dolayısıyla bu kararın verilmesi – eğer Platinum müşteri yapma kararı da verim sistemine dayalı ise – olağan.

Bu mesaj bize CRM dersi kapsamında müşteri odaklılık vakası sunuyor. Daha ayrıntılı inceleyeceğiz.

Müşteri odaklılık ile Operasyon veya “Hukuk Departmanı” odaklı olmak arasındaki farkları birçok yazıda belirttim.2 (Liste sağdaki sütunda, “İlgili Yazılar” altında yer alıyor.)

Müşteri odaklılığın en önemli noktası, ilişkinin geçmişini bilmektir. Tüm uygulamalar taklit edilebilir. Ama kopyalanamayan tek şey ilişkidir.3

 

Soru: Acaba eskiden çok fazla kullandığım için mi Platinum müşteri yapmışlardı?

Yanıt: Hayır. Kendi işimi yaptığımdan, şimdi daha fazla kullanıyorum.

Soru: Telgraf gönderen GSM şirketi yazısında bahsettiğim ve derslerde anlattığım gibi, adıma kayıtlı 3 telefon olduğu ve hepsinin toplam tutarı ciddi bir meblağ tuttuğu için mi Platinum müşteri yapmışlardı?4

Yanıt: Hayır. Adıma veya hane halkına ait telefon sayısı değişmedi.

Soru: Öyleyse nasıl oldu?

Yanıt: Turkcell’in süreçlerinin bir çoğunun ne kadar müşteri odaklılıktan uzak olduğunu (o zamanki) Genel Müdürlerine yazdığım için, ayrıca Turkcell personelinin de katıldığı  derslerde süreç hatalarını defalarca vurguladığım için Platinum müşteri yapmışlardı.

Soru: Gazeteci sendromu  – veya sosyal medya meşhuru kompleksi – altında bu avantajların devam etmesini istiyor muyum?

Yanıt: Hayır.  Zaten avantajların ne olduğunu bile incelemedim. Benim zorlamalarım sayesinde bana özel yapılan uygulamaların – zaten olması gerektiği gibi – tüm müşteriye dokunan süreçlere yayılmasını istiyorum.

Turkcell müşteri odaklı mıdır diye sorsam, içgörüye dayalı çeşitli yanıtlar verirsiniz. Biz somut örneğe bakalım.

Yukarıda anlattığım nedenden ötürü Turkcell’den adıma gelen çeşitli faturalar var. Bunlardan biri:

Ve diğeri…

Dikkatinizi çekmiştir. Biri Normal diğeri Platinum

Kendinize şu soruyu sormalısınız. GSM hattı mı Platinum, yoksa Hami Uğur Özmen mi?

Eğer GSM hattı Platinum ise, siz ürün odaklısınızdır. Eğer hatlar değil de Hami Uğur Özmen Premium müşteri ise, müşteri odaklısınızdır. Bu durumda, müşterinin tüm hatları aynı önceliklerden yararlanır.

Sizce Turkcell’de hangisi uygulanıyor? Yanıtlarken yukarıdaki fatura örneklerinden yararlanabilirsiniz…

Müşteri odaklı altyapının nasıl olmayacağı konusunda somut örneklerle CRM dersime katkıda bulunduğu için Turkcell’e teşekkür ediyorum.

 

EKLEME: Bu yazıdan sonra Turkcell tarafından 2 kere arandım. “Platinum müşteri olmak istiyormuşsunuz…” dediler. Platinum müşteri olmak istemediğimi, sadece bu sıfatın hat değil müşteriye verilmesi gerektiğini anlattım. “5 tane hattınız bile olsa sadece bir tanesi Platinum olabilir. Diğer hattan ararsanız…” diye beni haklı kılan cümlelerle “müşteri odaklı olmadıklarını” pekiştirdiler.

 


CRM – Süreç ödevi 3

TurkCell’in “müşteri” anlayışı isimli yazıda anlattığım olayı, öğrencilere ödev olarak verdim. “Bu yanlışlıkların yaşanmaması için süreç nasıl tasarlanmalı” diye sordum.1

Kavram oluşturmaya dair ilk bölümünü ve ilişkili süreçleri daha önce yayınladım. Bu yazıdan önce, onlar mutlaka okunmalı.2 3

  • Önemli Not: Öğrencilerin yukarıdaki 2 yazıda belirtilen noktaları ödevde yazmasını beklemiyorum. Onların yazması gerekenler, bu noktadan başlıyor.

 

Süreç tasarım kurallarını daha önce vermiştim. İlk müşteri temas anından başlıyoruz. 4

1 – Müşteri çağrı merkezini arar.

2 – Müşteri aradığında, arama yapılan telefon numarası önceden kayıtlı ise, müşteri temsilcisinin (call center agent) önünde, arayan müşterinin TEKİLLEŞTİRİLMİŞ MÜŞTERİ EKRANI (single customer view screen) açılır. 5

  • Böylece telefon numarası, adı soyadı, vb. ekran arama süreçleri kısaltılmış olur.
  • Dikkat: Arama yapan GSM hattının sahibinin ekranının açılması, sadece işlem süresini kısaltmaz. Çağrı merkezi elemanlarının kendi amaçları doğrultusunda başka kişilerin bilgilerini görmelerini de engellemiş olur. Yani, güvenlik açısından da önemlidir.

Bu ekranda şu bilgiler yer almaktadır:

  • Müşterinin adı soyadı
  • Doğum tarihi
  • Adres bilgisi
  • E-mail adres bilgisi
  • GPS üzerinden bulunduğu nokta
  • Varsa aynı kişiye ait diğer telefon numaraları (hat sayısı) ve bu numaraların durumu (açık, kapalı, dondurulmuş, vb.)
  • İlişkili kişiler (hattı kullanan kendisi değilse, diğer kullanıcılar)
  • Ne kadar zamandan beri müşteri olduğu
  • Mevcut verimi (karlılığı)
  • Müşterinin hangi segmentlerde olduğu
  • Müşterinin faturalarının büyüklüğüne ve ödemelerinin düzenliliğine bağlı olarak GSM firması tarafından hesaplanacak olan her ay yenilenen yaşam boyu değer (lifetime value) skoru. (Bu skor müşteriye ayrıcalıklar, öncelikler tanıyabilir)

3 – Çağrı merkezi elemanı müşterinin adı soyadını öğrenir.

  • Önünde açılan ekranda belirtilen müşteri ise, bir sonraki adıma (Madde 4) geçer. Değilse, hangi hat için işlem yapacağı sorulur. O hatta ait bilgi ekrana gelir (Madde 6)

4 – Müşteri ve işlem güvenliği açısından özel bilgiler teyid edilir.

  • Ekran tasarımı, özel bilgilerin rahatça teyid edileceği şekilde hazırlanmıştır.

5 – Eğer müşterinin TEKİLLEŞTİRİLMİŞ MÜŞTERİ EKRANI’nda birden çok telefon numarası kaydı varsa,  müşteriye şu anda aradığı numara için mi, yoksa başka bir numara için mi işlem yapacağı sorulur.

6 – Hangi numara (hat) için sorun varsa, o numaraya ait ekran açılır.

Bu hat’a ait ekranda şu bilgiler yer alır:

  • Dahil olunan tarife ve paketler (bizbize, aile, öğrenci, iş, vb…)
  • Mevcut taahhütler (yıllık abonelik, vb…)
  • Hat’tın ilk ne zaman açıldığı
  • Uluslararası dolaşıma (roaming) açık olup olmadığı
  • Kullanım durumu (Açık, kapalı, dondurulmuş, vb…)
  • GSM operatörünün kullanım segmentasyonu (yoğun, seyrek, vb…)
  • Fatura kesim tarihi
  • Ödeme tarihi
  • Borç durumu
  • Ödeme biçimi
  • Telefon cihazının markası

GSM hattına ait ekran açıldığında, 2’inci maddedeki müşteriye ait bilgiler, ekranın üst tarafında yer almaya devam eder.

7 – Müşterinin “otomatik ödeme iptali” talebi alınır.

  • Talep alınmasını da tıklama düzeyine indirmek gerekir.

8 – Otomatik ödemeyle ilgili bilgi (banka adı, şube adı, vb.) müşteriye teyid ettirilir.

  • Telgraf çken GSM operatörü’nde yazdığım gibi, müşterinin ilgili hesap numaralarını bilmeme ihtimali de gözardı edilmemeli. Bu sorgulamanın amacı, GSM operatörü için, kayıtlara geçmesini sağlamaktır. 6

9 – İptal etme kararı müşteriye tekrar onaylattırılır.

10 – Müşteriye talebin alındığı, güvenlik nedeniyle kontrollerin yapılacağı ve kendisine SMS gönderileceği bildirilir.

11 – Müşterinin başka talebi olup olmadığı sorulur.

12 – Başka talep yoksa telefon kapatılır.

Bu aşamada “bankadan onay” gerektiğini yazan arkadaşlar, başka puan alamadılar.

13 – Otomatik ödeme iptali talebi, konuyla ilgili denetim bölümüne (dijital ortamda) aktarılır.

İş akışına fazladan bir denetim noktası koymamın nedeni, müşteri memnuniyetsizliğine neden olabilecek bir tehlikeyi ortadan kaldırmak.

GSM operatörünün (tahmini) endişesi, işten ayrılmak üzere olan ve/veya dikkatsiz bir çağrı merkezi elemanının, müşterinin talebi olmadan otomatik ödemeleri iptal ederek GSM operatörü için sorun yaratması tehlikesidir. (Tekrarlıyorum, tamamen varsayımsal)

Bu tehlikeyi yok saymıyorum. Sadece doğru ve güvenli süreç tasarımı yapmak yerine, tüm müşterilere eziyet çektirerek sorunu çözmeye çalışmalarına karşıyım.

14 – Denetim bölümü, telefon konuşmasını dinler, müşterinin talebinden kaynaklandığına emin olur ve otomatik ödeme iptalini onaylar.

  • Denetim bölümünün performans standartları içinde, bu talebin 12 saat içinde yerine getirilmesi vardır.

15 – Onaylandığı anda, müşteriye “otomatik ödeme iptalinin gerçekleştiğine” dair SMS gönderilir.

  • Otomatik ödeme yapılması isteniyorsa, bunu teşvik edici teklifler de sunulabilir.

16 – İlgili bankaya ait listeden bu otomatik ödeme talimatı çıkartılır. Bu bilgi bankaya ayrıca gönderilir. Bankanın da güncelleme yapması sağlanır.

 

Bazı arkadaşlarımız, yeni bankadan yapılacak otomatik ödeme taleplerini de almışlar. Yukarıda bahsettiğim (hesabın kime ait olduğunu bilmeleri mümkün değil) nedenle, işlemi sonuçlandıramazlar. Ancak, yeni bankaya “bir müşteri talebi” olduğunu bildirebilirler.

Bu kadar kolay.

.

Notlama sistemi

Müşteri İletişim Cetvelleri

Bu mektubu daha önce yayınlamıştım:


 

Bu şikayet mektubunun yazılmasını sağlayan banka alt-yapı hataları zaten aynı yazıda yer almakta.[1] Mektubu gönderen Seda Hanım, şikayetinden sonra başına gelenleri de bildirmişti.[2]

Bu yazımın konusu, böyle bir mektubun bir kez alınmaması için iletişim sistemleri alt-yapısında yapılması gerekenler.

 

 

Müşteriler ile birçok noktadan temasa geçilir. Kısaca liste yapsak, bir banka için müşterinin tek ürünü kredi kartı olsa bile:

•    Başvuru,
•    Kredi kartının teslim edilmesi,
•    Hesap bildirim cetveli (ekstre),
•    Kredi kartı ile her alışveriş,
•    ATM ile yapılan her işlem,
•    Beklenmedik tutarlarda alışveriş yapıldığında uyarı SMS’leri,
•    Müşterinin aradığı çağrı merkezi,
•    Müşterinin şikayetlerini ilettiği e-postalar,
•    Yasal uygulamaların müşteriye SMS veya e-mail ile bildirilmesi.

İşin içine mevduatlar, yatırımlar, otomatik ödemeler de girince bankanın onlarca temas noktası olur. Ancak müşteri kendisi ile kurulacak temaslarda bazılarını kullanmak ister, bazılarını ise hiç tercih etmez.

 

Bankalar, müşteri aksine bir talepte bulunmadıkça, kartı (mesai saatleri içinde iş yerinde bulunduğu için) iş adresine; aylık hesap ekstrelerini ise (iş arkadaşlarının harcama ayrıntılarını görmemesi için) ev adresine gönderirler. Daha çok müşteriye ulaşmak için, kampanyalarını her kanaldan duyurmak isterler. Maliyetleri azaltmak için de, basılı gönderimler yerine e-posta ile iletişimi tercih ederler.

Ayrıca müşterinin tercihi o yönde olmasa bile, yasaların zorunlu kıldığı bazı bildirim şekilleri ve kanalları da vardır. Bazı belgelerin iadeli taahhütlü mektup ile gönderilmesi şart koşul

abilir.

Dolayısıyla bankanın tercihi olan bir iletişim cetveli söz konusudur:

 

(örnektir)

 

Ancak, bu çalışma tek başına yeterli değildir.

Müşteri, harcamalarını eşinden veya çocuklarından gizlemek isteyebilir. Bu durumda, müşteri kredi kartı ekstresinin bankanın tercih ettiği (ev adresi) dışında bir adrese gönderilmesini tercih eder. Müşterinin tercih ettiği teslim adresinin sisteme girilmesi ve ikinci bir müşteri talebi olmaksızın değiştirilmemesi de gerekir.

Ayrıca, bankanın tüm kampanyalarını tüm kanallardan almak da istemeyebilir. Bazılarını e-posta olarak görmek, bazı uyarıları SMS olarak almayı tercih eder.

Bu durumda, şöyle bir müşteri iletişim tercihleri cetveli oluşur:

 

(örnektir)

 

Bu cetvele göre, müşterinin hangi konuda, hangi kanaldan temas edilmesine izin verdiği sistemlerimize aktarılır.

Müşteri ile iletişim noktalarının düzenlenmesi, hangi konuda hangi kanaldan iletişim yapılacağının belirlenmesi, yasal sınırlamalar ve müşteri tercihleri göz önüne alınarak alt yapının geliştirilmesi çok önemlidir.

Yasalar izin verdiği sürece, firma müşteriyi ucuz kanallara yönlendirmelidir. Örneğin, ekstrenin normal posta yerine SMS ve e-posta ile alınması özendirilmelidir.

Yukarıdaki iki tablonun birlikte nasıl çalışacağı, hangi koşulda hangisinin öncelikli olacağı önemli bir CRM süreç çalışmasıdır.

Müşterinin hangi konuda hangi kanal ile kendisiyle temas edilmesi konusuna dair tercihini mutlaka bilmeli ve sistemlerimize eklemeliyiz.

3 Aralık 2010

EKLEME – 28 Eylül 2014

Berkan Bağcı [3] , Turkcell ile sorun yaşamış.

Bir aralar “Turkcell ürün ve kampanyalarından SMS almak istemiyorum” seçeneğini tercih etmiş. Bunun üzerine “internet paketimin kotasını tüketmek üzere olduğu” uyarısı ona gönderilmemiş [4] .

Berkan-1Yukarıda anlatılan altyapıyı 2002 – 2003 yıllarında Dışbank’da kurmuştuk.

Müşteri iletişim cetvelleri düzgün oluşturulmazsa, ne gibi sorunlar yaşandığını göstermek için, Berkan Bağcı’nın şikayetine ait Facebook görüntüsünü yazıya ekledim.

 28 Eylül 2014