turk-internet.com’da yayınlanan big data konulu röportajın ilk bölümünü [1] tüm röportaj ve yazılarımın bu sitede olmasını sağlamak için yayınlamıştım [2]. Sonra 29 Ağustos 2014 tarihinde turk-internet.com’da yayınlanan [3] ikinci bölümü burada tekrar yayınladım [4] . Aşağıda 1 Eylül 2014 tarihinde yayınlanan [5] üçüncü bölümü bulacaksınız..
Yazan: Füsun S. Nebil [6]
.
turk-internet.com: Sizin yazılarınızda var, bize “big data” içinden bu tür veriler nasıl elde ediliyor anlatır mısınız? Demin hamile kadının bebeğinin cinsiyeti ya da adamın boşanma olasılığını söylediniz ama biraz daha açarsak, müşteri verilerinden neler görülebiliyor?
Uğur Özmen: Mesela o mâlum GSM operatörleriyle biraz da dalga geçerek bir şey söyleyeceğim. Bu GSM operatörleri her 2 -3 yılda bir, ‘tuttuğunuz takımı bize söyleyin, size karşılığında şu kadar dakika verelim ya da bu kadar SMS verelim’ diyorlar. Ben hep sondan başlıyorum. Sondan başlayan şey de şu: Bu soruyu niye soruyorsun? Bu soruyu bir GSM operatörünün sormasının kendisine bir faydası olması lâzım. Siz eğer bana 60 dakika ya da 200 SMS vermek istiyorsanız, hemen verin çünkü benim hangi takımı tuttuğumun zerre kadar önemi yok! Futbola ilgim sıfır. Mesela Dünya Kupası vardı biliyorsunuz, 1 dakika seyretmedim.
Şimdi öbür tarafına geleceğim. Bir GSM operatörü şunları bilir: Hafta içinde başka bir yerde ama hafta sonunda statta iseniz, 7 hafta sonu boyunca izlerim.
- Deplasmanlar dahil maçların hepsine gidiyorsanız, size 7 üzerinden 7 “aşırı fanatik” diyebiliriz.
- Sadece kendi bölgenizde olanlara gidiyorsanız, 7 üzerinden 3 – 4 veririm.
- Sadece derbiye gidiyorsanız, onu da bilirim.
Benim gibi hiçbir takım ile ilgilenmiyorsanız yine bir soru işareti var. Orada da yine hafta sonu arkadaşlar ile toplanıyor, toplanmıyor şeklinde farklı modeller geliştirerek, benim aslında hem tuttuğum takımı, hem de o takıma ne kadar fanatik olduğumu bulabilirsiniz.
“Veriler ile neler yapılır”dan benim en basit örneklerimden bir tanesi, sınıftaki öğrencilerim ile 10 – 15 dakikalık workshop yapıyoruz. Bunu daha ileri götürdüğümüzde kredi kartı alışverişlerine bakarak boşanma ihtimalini tahmin ediyoruz.
Bir de öğrencilerimiz ile yaptığımız güzel bir çalışmayı söyleyeyim: süpermarket alışverişlerine baktığımız zaman, barbunya konservesi de, konserve, bezelyesi de konserve, türlü de konserve, salça da konserve, ton balığı da konserve. Bunları konserve diye tutabilirsiniz ya da barbunya, yaprak sarma ya da ton balığı hazır yemek anlamına geliyor. Bezelye ve salça evde yemek yapılıyor anlamına geliyor dersiniz ve böylelikle siz bir kişiyi tanımaya başlarsınız [7].
Biz birlikte çalıştığımız şirketler ile böyle anlamlandırma üzerine çalışıyoruz. Anlamlandırma dediğimiz tam bu işte. Yani, veri ile neler yapılır diye başlıyorsanız. Böyle bugünden yarına bir yolculuk değil. Ama bakın bu verdiğim örneğe dikkat edin. Bu verdiğim örnek bir pazarlamacı örneği yani bunu pazarlamacılar çalışır, sisteme aktarılır, test edilir, daha önceki varsayımlarımız tutuyor mu? Tutuyor ise, devam ederiz.
Yani böyle “pazarlama analitiği” diye bir yapının kurulması lâzım.
Veri ile neler yapılır? Tabii bu gözle baktığınız zaman, inanılmaz şeyler yapılır ve dikkat edin, tüm bu söylediklerimde hiç sosyal mecra verisi de yok. Yani, bunun için sosyal medya’ya ihtiyacınız yok.
Turk-internet.com: “Big data”, sosyal medyanın ortaya çıkmasıyla, daha da isimlendirirsek, Google ile Facebook’un reklam yöntemleriyle birlikte konuşulmaya başlandı. Peki big data için sosyal medya şart mı? Bunu da bir sonraki söyleşimizde konuşalım.