Konaklamada Müşteri Geri Bildirimi

Her otel konaklamak için kendisini seçmeniz için çeşitli vaatlerde bulunur. Bir kere oteli seçmenizle de yetinmezler. (Zaten hiçbir sektörün “bir kere” ile yetinmemesi de gerekir [1] )  Sürekli müşteri olmanız (yani misafiri müşteriye dönüştürmek [2] )  için çaba sarf ederler.

Misafir her zaman müşteri değildir. Konaklama sektörünün amacı, bir şekilde misafir olan kişiyi müşteriye dönüştürecek (en azından müşteri olmayı istemesini sağlayacak) [2] deneyimi sunmaktır.

Özellikle büyük oteller zincirleri, müşterilerin olumlu deneyimleri sayesinde kazandıkları şöhretlerini devam ettirmeye [3] çalışırlar.

Misafirler artık her otelde zaten alabildikleri hizmeti değil, kendi özel ihtiyaçları ve beklentileri doğrultusunda hazırlanmış bir deneyim arzuluyorlar.

Bu önerme, sadece konaklama sektörü için değil, tüm işletmeler için geçerli olmaya da başladı. Dün “başarılı” sayılan bir uygulama, bugün “zaten olmalıydı” diye [4] kabul ediliyor.

Müşteriler, iyi deneyimler yaşadıkça beklentileri (iyi örnekleri yaşadıkları sektörlerden bağımsız olarak) sürekli gelişiyor. Bu “müşteri deneyimi dönüşümü” diye isimlendirilen süreci hasar almadan, aksine başarıyla atlatmanın yolu her bir müşteriye ait bilgilerin müşteri deneyimiyle eşleştirilmesidir.

Eğer süreçte doğru yaklaşım ve araçlar kullanılmazsa, özellikle önemli noktalardaki bilgiler müşteri odaklı alt-yapı ile entegre edilmezse, iyi amaçlarla tasarlanan deneyim olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Örneğin, e-sigorta teklifinde iyi bir müşteri deneyimi sunulmak istenirken,

  • Mesajın gönderildiği kişi yerine eşine ait bir teklifin söz konusu olması
  • Araç plakasının yanlış girilmesi

dolayısıyla olumsuz izlenimler yaratılması da bunun sonucudur.

Bu örnekten çıkarılacak ders şudur: Müşteri deneyiminin tüm adımlarındaki temas noktalarını kapsayan, müşteriyi izlenebilir kılan ve tanımayı sağlayan bir entegrasyon gereklidir.

Unutmayın

Deneyim > Hizmet veya Ürün

Lokanta deneyiminiz kapıdan içeri girerken başlamaz, daha lokantaya gitmeyi kararlaştırırken başlar. Lokantadan çıkınca değil, yemeği hazmedince biter [5] .

Havayolu şirketi deneyimi, interneten bilet ararken başlar; valizi (otelde veya evde) açıp içindekilerin eksiksiz ve hasarsız olduğunu görünce biter.

Bu doğrultuda müşteri odaklı alt-yapı ile entegrasyon da müşteri deneyiminin ilk başladığı noktadan başlamalıdır.

Entegrasyon sürecini konaklama sektöründe adım adım inceleyebiliriz. Böylece, müşterinin kayıt yapmasından, otelden çıkışına kadar yaşadığı deneyimlerde, başarılı bir entegrasyonun olumlu sonuçlarını rahatça değerlendirebiliriz.

Gelin bu kurguyu senaryolaştıralım.

Misafir otele çok önceden veya bir hafta önce veya 15 dakika önce rezervasyon yaptırmış olabilir. Hatta kapıdan geçerken girse bile misafiri ağırlamaya hazırsınız.

Akıllı otomasyon sayesinde, sadece süreçlerinizi dijitalleştirmediniz [6] ; doğru noktalarda merkezi sistemlerinizle entegre ederek “doğru misafire / müşteriye doğru teklifi” yapacak duruma getirdiniz.

Size, “ilk defa gelen misafire doğru teklifi yapmak imkansız” derlerse inanmayın. Eski tecrübelerinizi bilgi yönetimiyle yoğurmuşsanız, ilk defa gelen müşteriye bile doğru teklifi [7] sunabilirsiniz.

Misafir otele rezervasyon yaptırırken iletişim bilgilerinin tümünü bırakıyor. Siz misafirinizi bu sayede tanıyorsunuz. Ancak, daha fazlasının gerektiğini de biliyorsunuz. Misafirinizin ihtiyaçları ve beklentilerini bildiğinizde, ona unutulmaz bir deneyim yaşatma şansınız oluyor.

Büyük otel zincirlerinden Hilton’da, misafirler, rezervasyon yaptırırken odalarında kullanmak istedikleri yastık, havlu gibi eşyaları seçebiliyor.

İlk temas anı olan rezervasyondan başlayarak müşteri deneyim noktalarıyla otelin CRM sisteminin entegre edilmesi, misafirin alışkanlıkları ve tercihlerinin misafir otele girmeden bilinmesini sağlar.

Elbette önceden tüm deneyim adımlarını belirlediğinizi ve müşteri deneyim haritasını çıkardınız.

Çin’de bir oteller zinciri, müşteri deneyim adımlarını [8] araştırmış. Bulduklarını zaman sırasına koyduklarında şöyle noktalar ortaya çıkmış.

Kendi tesisleriniz (otelleriniz) için müşteri deneyim adımlarını belirledikten sonra sizin sorumluluğunuzda olan her temas noktasına, müşteri deneyiminin anında (gerçek zamanlı) ölçülmesi için gerekli düzenlemeleri yaparsınız.

Böylece tesislerinizin aksayan noktaları bulması ve düzeltmesini sağlarsınız.

Bölgenin yoğun trafiği gibi bazı konular sizin sorumluluk alanınızın dışında olabilir. Onun dışındaki her konu, sizin ilgi alanınıza girer.

Misafir rezervasyonu başarıyla sonuçlandırıp otele geldiğinde, fiziksel deneyimi yaşamaya başlar. Misafir odasına geçmeden lobi ve resepsiyondaki deneyimleri hakkında geri bildirim alınırsa, otelde geçireceği günler dolmadan (hatta belki otelde kalma süresini kısaltmadan) telafi etmek mümkün olsun.

Lobide beklerken verilen ikramlar yeterli miydi, çalışanlar yardımsever bir tutumda mıydı, ön büro ekibi güler yüzlü müydü, odaya çıkış sürecinde rahatsız olunan bir şey var mıydı?

Bu geri bildirimler misafirin önceden verdiği bilgilerle eşleştirilerek, kişisel deneyimi sırasında tüm konaklama süresini dijital olarak izlenebilir kılabiliriz.

Elite World Hotel bu entegrasyonun çok iyi bir örneğini vermiş: [9] misafiri boyun ağrısı için sert bir yastık istediğinde bunu CRM sistemine kaydetmiş. Aynı misafir tekrar Elite World’ü tercih ettiğinde otel misafirin odasına boyun yastığını seçenek olarak koymuş. Bu gibi örnekler sayesinde otelin internetteki olumlu yorum sayısı giderek artmış. Bu süreç sonunda doğal olarak otelin gelirlerinde büyük bir artış olmuş.

Misafirin izlenimlerini her temas noktasından alıp birleştirmeliyiz. Odasına çıktığında TV’yi açınca hesap özetini gösterebiliyoruz. Aynı şekilde TV’yi kullanarak deneyimleri hakkında geri bildirim yapabileceği bir ortam sunabiliriz.

Odasındaki kare kodu kullanarak (TV’yi açmasını beklemeden) hemen duygu ve düşüncelerini aktarabilir.

Örneğin

Yazının tamamını [10]‘dan okuyabilirsiniz.

Kahvaltıya indiğinde yine masadaki kare kod sayesinde, yemek salonu, kahvaltılık malzemeler, garsonların tutumları hakkında bilgi alabilirsiniz.

pisano-1

Doğru zamanda doğru soruyu sorarsanız [11] , ilk ağızdan ve hızlı geri bildirim almanız kolaylaşır. Müdahale etmek ve hatalarınızı düzeltmek için zaman kalır.

Unutmayın. Hiçbir gizli müşteri çalışması, yüzlerce gerçek müşterinin birçok müşteri temas noktasında verdiği binlerce geri bildirimden daha sağlıklı fikir veremez [12] . Yeter ki hangi uyarıyı, hangi müşterinin yaptığını anlayacak entegrasyonu gerçekleştirin.

Müşteri 2.0

Bugün Gelecekhane’de [1] konuşmacıydım. Konu “bilişim döneminde değişen yönetim bilimleri” [2] idi.  Ben de Müşteri 2.0’ı anlatmaya çalıştım. Müşteri değil insan diye bakıldığında ne kadar verimli çalışıldığına örnekler verdim.

.

Açılış cümlemi ugurozmen.com’da [3] paylaştım. İçeriğe (ne anlattığıma) gelirsek…

Önce insanın ruhsal durumu iyi analiz edildiğinde sorunların fırsata dönüştürüldüğüne dair örneği [4] aktardım.

Sonra Gerçek CRM’in zaten teknoloji değil, insan ile yapıldığını [5] vurguladım. Rana Çalpan’ın muhteşem ödevi “süpermarket alışverişlerinden müşteri profilleme”yi [6] anlattım.Sonra dedim ki:

Kendimize soralım, hakkımızda her türlü bilgiye sahip olan bankalar, GSM operatörleri, süpermarket zincirleri neden doğru tekliflerde bulunamaz.

Bana bazı şirketlerin CRM düzeyini soruyorlar. Onlara ölçülebilir bir yanıt vermek istiyorum. Diyorum ki “O firmadan gelen tekliflerin, SMS mesajlarının kaç tanesi anlamlı. Gelen 10 mesajdan sadece 1’i anlamlıysa, 10 üzerinden 1 alır. Daha azı anlamlıysa… Varın düşünün.

Böylece kişiselleştirmeye giriş yapmış oldum.

kisisellestirme-3

Kişiselleştirme deyince herkesin aklına bu 2 kampanya geliyor. İçinizde “Evet, bunlar kişiselleştirme örnekleridir” diyen var mı?” diye sordum. Neyse ki salondan kimse parmak kaldırmadı.

Bunun üzerine “Haklısınız. Şu örnekler ne kadar kişiselleştirme ise,

isim-yazan-anahtarliklar-2b

bu anahtarlıklar da o kadar kişiselleştirilmiştir. Otobüslerin durduğu yerde “Bilmemne turizmin sayın yolcuları… Otobüsünüz kalkmak üzeredir” diyen yer de bu büyük markalar kadar kişiselleştirme yapıyor” dedim. Gülüşmeler oldu.

Sonra kişiselleştirmenin Amazon örneklerini verdim. PC veya tablet veya telefonun günün hangi saatinde nasıl kullanıldığına göre, görülen ekranın nasıl tasarlandığını [7] anlattım.

Müşterinin şikayetini hızla çözdükten sonra  “Önceki paketi eski işyerinizie göndermişiz. Linkedin’den gördüğümüz kadarıyla o işten ayrılmışsınız. Foursquare’den ise tatilde olduğunuzu gördük. Nereye gönderelim?” diye sorduklarını söyleyince [8]  salonda “yok artık” ifadesi oluştu..

Konuşmamı bana tanınan süreyi aşmadan bitirdim.

.

Konuşmanın videosunu seyretmek isterseniz:

Gelecekhane

 

 

Müşteriyi tanımlamak

Birkaç markası olan bir şarap firmasının çalıştayına katılmıştım.

En ucuz markadan başlayarak, müşteri kitlesi, genel eğilimler, dünyada ne oluyor, Türkiye’de neler yapılıyor, rakipler, bu yılki performans, gelecek yıl için hedefler, vb. tartışılıyordu.

Pahalı markalara gelindi. Nerelerde tüketildiği, hedef kitlenin gelir durumu, şarap zevki gibi konular konuşulmaya başlandı. Geleneksel soruyu sordum:

– Müşteriniz kim [1]?

Biraz şaşırarak az önce konuştuğumuz hedef kitleyi yeniden anlatmaya başladılar. Yine sordum.

– Hangi marka şarap içileceğine kim karar veriyor?
– Varlıklı, belli yaşın üstünde…
– En çok nerede tüketiliyor demiştiniz?
– Lokantalarda…
– Lokantalarda, hangi şarabın içileceğine varlıklı, belli yaşın üstündeki müşteri mi karar veriyor? Garsona sorduğunda, “o marka yok, şunu tavsiye ederim” denirse “O zaman şarap içmem” diyor mu?
– Doğru…
– Garsonu da aynı ayrıntıda tanımlayabiliyor muyuz? Ne sever, nelerden hoşlanmaz, endişeleri ve korkuları nelerdır?…
– …
– Hangi markanın satılacağına karar veren lokanta sahibi ise, onu da tanımlamalıyız.

.

Boya sektöründe de benzer durum geçerlidir. Evin hanımı,” kendisini temizleyen nano teknoloji ürünü bilmemne boyası” reklamından etkilenir. Evin duvarları da yıllardan beri solmuştur. Bir boyacı bulur.  Boyacı ona:

– Valla yenge… Ben o boyayı bilmem. ‘Onunla boyayacaksın’ dersen, garanti vermem.” deyiverir. Sonuçta boyacının seçtiği boya kullanılır.

.

Müşteriyi tanımak[2] önemlidir derken, önce kimin müşteri olduğunu, satın alma kararında kimin ne kadar rol oynadığını [3] bilmek gereklidir. Aksi takdirde, iletişim paralarınız boşa harcanabilir.

 

11.12.2011

 

 

Değişen ÜRÜN tanımı

Ayvalık’lı zeytinyağı üreticisi Danışman’a şikayet ediyor. myron-olive-oil-2402853

“Benim ürünüm dünyanın en iyi zeytinyağı… Ama ambalaj kötü… Bu yüzden ürünümü almıyorlar.”

Danışman (hocam Osman Ata Ataç) ona “ambalajıyla, etiketiyle, içindeki ile…” ürün tanımını anlatmaya çalışıyor.

Zor… Ürün deyince müşteriye sunulan vaatlerin bütünü olduğunu anlatmak.

Lokanta işletiyorsanız, sunduğunuz ürün sadece yemek değil artık… Müşterinin sizinle yaşadığı tecrübenin tamamı ürününüz.

restaurant Lokantada yemeğin sıcak, içeceğin soğuk, çatal-bıçakların temiz olması, yemek kokusu, masa örtüsünün rengi, tuzluğun biçimi, masanın üzerinde bulunan (zeytinyağı, peçete, kürdanlık, vb… gibi) malzemelerin konumu, tabağın üzerindeki logo, masaların birbirlerine uzaklığı, sandalyelerin biçimi ve rahatlığı, mekanın ses düzeni, ışıklandırması, manzarası, istediğiniz içeceğin menüde olması, menüde yemekler hakkında resim veya açıklama olması, garsonun ter kokusu, sesinin tonu, kelime seçimi, yemekler hakkında söyledikleri, beden dili, başucunda beklemesi veya çağırıldığı zaman yanınıza gelme süresi, mimikleri, nezaketi, elbisesinin uyumu, vb…

Lokantaya ulaşım kolaylığından, “hoşcakalın” cümlesinin güler yüzle söylenmesine kadar geçen tüm aşamalarda yaşananlar (yani müşteri tecrübesinin tamamı) ürün tanımının içinde artık.

Eğer yemek midesine dokunmamışsa, müşteri tecrübesi orada bitiyor. Ama eğer midesi bozulmuşsa, müşteri tecrübesi tuvalette de devam ediyor… (Ürün tanımının ne duruma geldiğini, siz düşünün…)

Artık ürün tanımınız bunların hepsini kaplıyor. Müşteri odaklılık yolunda ilerlerken, dikkate alın. Zaten rakipleriniz ve müşterileriniz dikkate alıyor.

NOT:

  • Friendfeed’deki tartışmalar1 mutlaka okunmalı

 

 

Müşteri beklentisi…

TEB’in Akıl Fikir Buluşması’nda Ralph Trambetta tarafından sözü edilen otel örneğinden bahsedeceğimi söylemiştim.

Tıpkı” Gereksiz taramalardan kaçının” yazısında hava yollarında yapıldığı gibi, oteller için de bir araştırma yapmışlar. “1 ve 2 yıldızlı otellerde kalanlar ne istiyorlar” diye incelemişler.

İş yolculukları yapanlar öncelikle iyi bir uyku, temiz bir oda ve sessizlik arıyorlar. Elbette bunları kabul edilebilir bir fiyat ile istiyorlar. Şehrin rahat ulaşılabilir bir yerinde ise, taksi veya ulaşım masrafı da düşüyor.

Otelde güzel yemek olması, 24 saat resepsiyon hizmeti, dış mimarinin otantik, güzel vb. olması gibi beklentileri yok.

Bunun üzerine, Formule 1 adıyla bir oteller zinciri oluşturuyorlar. Otel deyince akla gelen bir çok maddeyi değil, en çok istenen 3 – 4 maddeyi iyi sunmaya çalışıyorlar. Bu sayede, anlamlı bir fiyat önerebiliyorlar. (Hizmetler de, müşteri talebi doğrultusunda ülkeler arasında az da olsa farklılık gösteriyor.)

Otelde yemek ve dış mimarinin güzel olup olmaması önemli değil, ama 24 saat resepsiyon olmadan nasıl olur diye sorarsanız, bir örneğini gördüm.

.

Yurt dışına bir yolculuğumda otele geç saatte dönmek zorunda kaldım. Kapının iç tarafında (dıştan okunur biçimde) bir not yapıştırılmıştı.

Mr. Özmen, kapıdaki şifre cihazına
# oda numaranız #
tuşlayarak girebilirsiniz.
Sorun çıkarsa GSM No:
XXX XXX XX XX

Zaten odaya girerken, kendi anahtarımı kullanacağım. Her yer kameralarla donanmış. Bu nedenle daha da abartılı bir güvenlik uygulamaya gerek görmemişler.

Üstelik, benim yüzümden orada beklemek zorunda kalan bir kişinin olmaması da sevindirici idi. Bu olay, “Müşteri tecrübesi yönetimi”nin güzel örneklerinden biridir.