İnteraktif Pazarlama

Her duyduğumda irkildiğim ve düzeltmeye çalıştığım kavramlardan biri “interaktif pazarlama” deyimidir.

Bir dönemler markaların iletişimi tek taraflıydı. Gazetelerden, radyolardan, televizyonlardan tek taraflı iletişim yapıyorlardı. Bugün, (çoğunlukla sosyal mecralar sayesinde) iletişim karşılıklı oluyor. Taraflar birbirlerini etkiliyor. Sosyal mecralara etkileşimli (interaktif) mecralar diyebilirsiniz. Bu sıfatı hak ediyor. Buralarda aynı fikirdeyiz.

İletişimin çok taraflı olmasını (sanki daha dün olmuş ve dinleyenlerin haberi yokmuş gibi) her konuşmamızda anlatabiliriz. Buna da itirazım yok.

Lakin unutulan çok önemli bir ayrıntı var. İletişimin tek yönlü olduğu dönemlerde bile pazarlama etkileşimli (interaktif) idi.

Pazar araştırmaları yapılır, hedef kitlenin maddi veya duygusal ihtiyaçları, beklentileri, hevesleri araştırılır, fokus grup çalışmaları ile ilk bulgular tekrar sınanır… iletişimin öncesinde dilini ve uslubunu ölçen bazı testler yapılır, sonra piyasaya çıkılırdı. İlk tepkiler yine ölçülür, gerekli düzeltme veya düzenlemeler ayarlanırdı. Müşterinin nabzını tutmak zaten pazarlamacılığın zorunlu hareketiydi.

Taa 12 yıl önce, Kasım 2002’de yazdığım bir yazıda “İyi ürünler araştırarak ve geliştirerek yaratılır; diğerleri ofiste kendi kendine oluşur” diye [1] anlatmıştım.

Yani, bunları söylemeye dün başlamadım.

İletişim nihayet çok taraflı oldu. Ama pazarlama zaten ilk gününden beri çok taraflıydı. O zamanlarda da, müşteriyi gözardı edilerek yapılan iletişime “pazarlama iletişimi” demiyorduk.

Benim için “interaktif pazarlama” demekle

  • yemek satan lokanta
  • yemek yapan aşçı
  • yumruk atan boksör
  • ders anlatan öğretmen
  • nefes alan canlı
  • yazan kalem

demek arasında fazla düşünsel fark yok.

11 Kasım 2014

Kapak resmi şuradan alıntıdır

Loyalty.com

Frederick Newell’i “CRM Neden Başarılı Olmuyor” isimli kitabından hatırlıyorsunuzdur.

Newell’in Loyalty.com isimli bu kitabı, internet sayesinde değişen marka sadakatini konu almaktadır.

Kitabın iyi tarafı, internet dünyasına girmeden önceki başarılı sadakat programlarından da örnekler vermesidir. En başarılı sadakat projelerinin indirim, taksit, ödeme ertelemesi gibi rüşvetlere bağlı olamayacağını görmek isterseniz, kitabı mutlaka okumalısınız.   Müşterinin iyi tanınması, ürün ve marka ile ilişkisinin iyi anlaşılması sayesinde  müşterinin tüm bedelini keyifle ödediği uygulamalar olduğunu görebilirsiniz.

Kitap, ister alışveriş sırasında girdiğiniz dükkanlarda, isterse internet’te faaliyet gösterilsin, müşteri tecrübesinden bağımsız sadakat programı olamayacağını örneklerle anlatmaktadır.

Eğer şirketiniz için bir sadakat programı tasarlayacaksanız, göz atmanızı şiddetle öneririm.