Kimin müşterisi

Kimin müşterisi olunduğu hem CRM’de, hem de CEM’de (müşteri tecrübesi yönetimi’nde) oldukça önemlidir.

Eşim halı yıkama makinesi almaya karar vermiş. www.hepsiburada.com’dan aramış. Bir tanesinde karar kılmış.1,2 Bir konferansta, beklediğinden daha kısa zamanda eline ulaşınca çok mutlu olduğunu anlattı. (Kendisi üniversitede “Prof.Dr.” ünvanlı öğretim üyesidir ve e-ticaret uzmanıdır. Siz de bir konferansta kendisine rastlamış olabilirsiniz.)

Dinleyicilerden biri halı yıkama makinesinin markasını sordu. Eşim hatırlayamadı. Makineyi kullanıyor, ama o markanın müşterisi değil, hepsiburada.com’un müşterisi.

Neden? Eşimin hafızasının zayıflığından değil. Müşteri, tecrübesini makine ile değil hepsiburada.com ile yaşadığı için. Eğer makine bozuk olsaydı, eşimin beklentilerine yanıt vermeseydi, markasını mutlaka hatırlardı.

 

Müşterinin Sesi

Müşteri Tecrübesi Yönetimi (Customer Exprience management = CEM) konulu yazılarda giderek daha sık duyacağımız kavramlardan biri de “müşterinin sesi” (Voice of Customer = VoC) olacak.

Bu yazı, müşteriyi can kulağı ile dinlemenin öneminden bahseden on milyon yazıdan biri değil. Aksine bazı sakıncalarını sıralayacağım.

Araştırmalar şunu gösteriyor. Kendilerine sorulduğu zaman “fiyat önemli” diyenlerin davranışları incelendiğinde “en az önemsenen” unsurlardan biri çıkıyor. “Müşteri deneyimi” konulu makalelerde “müşteriyi dinlemek” (VoC) konusunda çekinceler sıralanıyor. Davranış analizleri üzerinde daha çok duruluyor.

Sadakat ve Müşteri Tecrübesi Yönetimi (2007 – Berlin) konferansındaki konuşmasında Cranfield Universitesi’nde akademisyen olan Philip Klaus şöyle demişti, “Müşteriler parayı ağızları ile değil, elleri ile harcarlar.1 Ağızlarından çıkan ile yaptıkları birbirini tutmayabilir. Araştırmalarda “iyi iş” için para öderim derler, gerçekte ödemek istemeyebilirler. Aksine “en ucuzunu seçerim” der, sonra da kaliteli hizmet için üzerine fazladan para öderler.”

Benim tecrübelerim de aynı yönde. Özellikle fiyat söz konusu olduğunda yanlış yanıtlar çoğunlukta oluyor. Araştırmacıya “fiyat duyarlı” olduğunu söyleyen müşterilerin büyük çoğunluğunun “on-line işlemler için ücret alan” bankalar ile çalıştığını ham veriyi incelediğimizde farkettik.

Dikkat, “müşteriyi dinlemeyin” demiyorum! Araştırma şirketinin size verdiği sunum sayfaları ile yetinmeyin. Sunumu oluşturan “ham veri”yi de inceleyin ve gerçeklerle bağdaştırın ki yanlış yöne gitmeyin diyorum.

 

 

Müşteri Tecrübesi Yönetimi

Son birkaç yıldır “Müşteri Tecrübesi Yönetimi (Customer Experience Management – CEM)” diye sıkça duyuyorsunuzdur.

Bu yazımda CEM hakkında bilgilendirme yapacağım. Alıntı yapmak isteyenlerin önce şu yazıyı okumasını ve prensipleri hatırlamasını rica ediyorum.1

Müşteriler ürününüz, reklamlarınız, mağazalarınız, tezgahtarınız, garsonunuz, çağrı merkeziniz, internet siteniz vb. ile çeşitli tecrübeler yaşarlar. Bu tecrübelerin tamamı, siz ve markanız hakkında ne düşündüğünü belirler.

Müşterinin ne düşündüğü önemlidir. Olumlu tecrübeler, müşterinin hem daha sık uğramasını hem de her yerde reklamınızı yapmasını sağlar. Bu sayede, gelirlerinizin daha uzun süre devam etmesi şansı artar. Sonuçta, şirketin hisse değeri “gelecekteki gelir beklentilerinin bugünkü değeri” diye tanımlandığından, şirket değeriniz de marka değeriniz de artar. (Bunları yıllardır CRM dersinde, “Neden CRM” başlıklı bölümde anlatıyorum.)

Müşteri tecrübesi konusunda birkaç yaklaşım var.

Bunlardan biri Leonard L. Berry, Eileen A. Wall ve Lewis P. Carbone tarafından önerilen “hizmet ipuçları” yaklaşımı. Bu yaklaşıma göre 3 çeşit ipucu söz konusu:2

1 – İşlevsel ipuçları (functional clues): Müşteriye sunulanın teknik niteliği ile ilgilidir. Lokantada yemeğin sıcak, içeceğin soğuk, çatal-bıçakların temiz olması bu kapsamda değerlendirilir.

2 – Mekanik ipuçları (mechanic clues): Bizzat nesnelerden ve/veya çevreden görüntü, koku, ses, tat, doku sayesinde edinilen ipuçlarıdır. Lokantadaki yemek kokusu, masa örtüsünün rengi, tuzluğun biçimi, tabağın üzerineki logo, masaların birbirlerine uzaklığı, sandalyelerin biçimi ve rahatlığı, mekanın ses düzeni, garsonun ter kokusu vb. mekanik ipuçlarıdır.

3 – İnsani ipuçları (humanic clues): Hizmeti sunanların görüntü ve davranışlarından edinilen ipuçlarıdır. Garsonun sesinin tonu, kelime seçimi, yemekler hakkında söyledikleri, beden dili, mimikleri, nezaketi, elbisesinin uyumu vb. insani ipuçlarıdır.

Hani duyduğumuz “video ile izliyorlarmış, mimikleri bile kaydediyorlarmış” böyle bir çalışmadan alıntıdır.

GCCRM’in kurucusu Sampson Lee’nin yaklaşımı biraz değişik.3 4 “Daha iyi” veya “daha geliştirilmiş” müşteri tecrübesi vaat etmiyor. Daha “etkin” müşteri tecrübesi sunduğunu iddia ediyor. “Müşterinin beklentisi sıfır hata değildir” diyor. Gerekçesini, Nobel ödüllü psikolog Daniel Kahneman’a dayandırıyor. “İnsanlar tecrübelerinin sadece iki anını hatırlar: zirvesini ve sonunu”.

Örneği şöyle: “IKEA’da kasalardaki uzun kuyruklarda beklerken her seferinde bir daha gelmeyeceğimi söyledim.5 Ama yirmi küsür yıldır defalarca gitmeye devam ettim. Gittikçe kalitesi kötüleşen kahveye 3 dolardan fazla vermekten nefret etmeme rağmen, cüzdanımdaki “kahve payı” en çok Starbucks’a gidiyor. Louis Vuitton mağazalarında görmezden gelindiğim zaman çok kötü hissederim, ama markayı seviyorum ve onun için yüksek miktarda prim ödemeye de hazırım. Bunlar kesinlikle birçok müşteri için İYİ olmayan tecrübeler, ancak gerek müşteri gerekse marka için oldukça etkin.”

Sampson Lee, müşteri tecrübesini (dükkan yerine ulaşım kolaylığından, “hoşcakalın” cümlesinin güler yüzle söylenmesine kadar) kronolojik alt süreçler ile inceliyor. Bu aşamada (incelemeye alınan noktalar) iki yaklaşım birbirine benziyor.

Bu iki yaklaşımın “müşteri tecrübesinin iyileştirilmesi veya etkinleştirilmesi”ne yönelik yöntemlerinden başka bir yazıda bahsediyorum.

 

Bankada “müşteri tecrübesi”

CRM dersi öğrencilerimden “müşteri deneyimi” konusunda çok yararlanıyorum. Karşılaştıkları ilginç konuları benimle paylaşıyorlar. Benim ödev ve sınavlarda sorduğum soruları, gerçek yaşamdaki deneyimlerini aktarıp onlar bana soruyorlar. “Burada yapılan hata tam olarak nedir?” diye

İşte bunlardan biri. Uğur Öncü diyor ki:

xxx Bankası ile uzun yıllardır çalışıyorum ve Platinium kartım var. Geçmiş yıllarda düzenli olarak kart limitlerimi banka arttırıyordu.

Son iki yıldır ise otomatik telefon sistemi tarafından aranıyorum ve limit artırımı talebim robot tarafından soruluyor, onay tuşuna basmam durumunda artış gerçekleşiyor.

Buraya kadar her şey normal, hayatımı kolaylaştırıyor ve kararı ben veriyorum.

Bu sene büyük bir alımım nedeni ile kart limitini arttırmak ihtiyacı duydum.

  • Öncelikle internet bankacılığından yapmak istedim (seçenek yok, oysa her şeyi yapabiliyorum)
  • Sonra VIP Line üzerinden Call Center’ı aradım, telefonda talep alamıyorlarmış, bordro (maaşım bankaya yatıyor saçma) ve talep yazısı gibi isteklerle şehirlerarası bir faksa yönlendirildim, 1 hafta içerisinde talebinize yanıt veririz dediler.
  • 1 hafta oldu ses çıkmadı, VIP Line’ı tekrar aradım. “Sizi aradık, posta gelmedi mi?” vs. dediler. Neyse, gelirimde bir artış olmadığı için başvurum reddedilmiş. Ret yazısı da postada gelirmiş (10 küsur yıldır düzenli ödeme yapıyorum, sürekli bankada para bulunduruyorum, maaş hesabım bankada, otomatik ödeme talimatlarım var, sigortam var vs. durumu yadırgadım ve hatta o an için banka bile değiştirmeyi düşündüm).
  • Üzerinden birkaç gün geçmeden her sene beni arayan robot tekrar aradı, limit artışı istiyorsanız 2’ye basın. Önce şaka zannettim sonra sistemlerinde hata vardır diye düşündüm vs. ve 2’ye bastım.
  • Garip ama gerçek bir gün sonra kredi kartı limiti tam iki katına çıkmıştı (benim talep ettiğim rakamın çok üstüne).
  • “Ret mektubu gelmedi” demek bahanesi ile bankayı tekrar aradım, asıl amacım durumun farkındalar mıydı bunu öğrenmek istiyordum (hiçbir şeyin farkında değillerdi, “Tekrar ileteceğiz, yeniden postalatalım” falan dediler). Limitim arttı zahmet etmeyin dedim açıkçası onu da anlamadılar.

Burada yapılan hata tam olarak nedir? Bir takım uygulamaları akıllı sistemlere bırakma kararı mı sorgulanmalı? Bu sistemleri kurgulayanlar mı? Müşterinin tek görüntüsüne bunları eklemeyenler mi vs. vs.?

Not: Ekrana “müşteriye telefon ile yapılan teklifin ve sonucunun” getirilmesi gerekmiyor. Her hangi bir şekilde “limit artışı yapılabilir” kararını (hangi analiz sonucu yaparsanız yapın) verdikten sonra, bunu ÇM’ne iletirken, ekranlara “şu noktaya kadar limiti artırılabilir” diye taşırsınız. (Anında bile olmayabilir. Yakın zamanlı işlem uygulanabilir).

Limit artırma talebi ekrana (tercihen tıklamalarla) girildikten sonra, “şu limite kadar artırılabilir” görüntüsü gelir. Müşteri ÇM’ye olumlu yanıt vermişse, zaten oradaki limite ulaşmıştır. Uğur Öncü’nün olgusundaki gibi durumlarda bile geçerli olur. Yani, “dış-arama ile yapılan müşteriye limit arttırım önerisi ile bir CRM ekranını bağlamak hiç de zor değildir.” Yeter ki sistem analiz ekibi, neyi analiz ettiğini bilsin.”

Bırakalım risk, algoritma, entegrasyon, vb ile kendimize duvarlar örmeyi… Zaten verilmiş bir limit artırma kararını ekrana taşımak zor olmamalı… Bunu amaçlayalım.