İzinli Pazarlama Zorlaması

İzinli Pazarlamaya ilişkin yasa çıktı ama kafa yapısı değişmedi.
İzinli Pazarlama Zorlaması

Makale Özeti

İş dünyası, yanlış yolda yürümek konusunda kararlı olunca, yasal düzenlemler de işe yaramıyor. Yöneticiler, müşteriyi dikkate alacak bir düşünce düzeyine ulaşmayınca, taciz mesajlarından kurtulmak mümkün olmuyor.

İlgili Bağlantılar

1 - Teakolik'ten İzin Mesajları Konusunda
2 - Fatmanur Erdoğan'ın Kariyer Yolculuğu blogu
3 - Turk Telekom Uyarıyor
4 - Yeniden İzinli Pazarlama
5 - Kişiselleşştirme Furyası
6 - Kişiselleştirme Modası
7 - Kişiselleştirme Aşamaları
8 - KişiselleştirMEme Örnekleri 1
9 - KişiselleştirMEme Örnekleri 2

1 Mayıs tarihinden itibaren Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun yürürlüğe girdi.

Avukat Gökhan Ahi’den alıntı yaparsak, kanuna göre:

Telefon, çağrı merkezleri, faks, otomatik arama makineleri, akıllı ses kaydedici sistemler, elektronik posta, kısa mesaj hizmeti gibi vasıtalar kullanılarak elektronik ortamda gerçekleştirilen ve ticari amaçlarla gönderilen veri, ses ve görüntü içerikli iletiler, alıcılara ancak önceden onayları alınmak kaydıyla gönderilebilecek. Kullanıcıların önceden onayı alınmış olsa bile, istedikleri zaman ayrılmaları basit ve ücretsiz bir şekilde sağlanacak.

.

Bu nedenle bir yerlerden her hangi bir iletişim noktanıza ulaşmış olan tüm firmalar, mesaj yağdırmaya başladılar. İzin isteyen mesajlar hakkında Teakolik (Hamza Şamlıoğlu) görüşlerini yayınladı [1] .

Fatmanur Erdoğan [2] Facebook’da şöyle yazdı:

izinli_FatmanurŞu yorumu yazmıştım.

Yasaya rağmen öğrenebildiklerine emin değilim.

Listeden çıkmak için… diye “şu numarayı arayın” veya “şuraya haber vermezseniz listeden çıkamazsınız” gibi yaklaşımları olanlar var.

İzinli pazarlama dışında, gerçekten yönetim açısından iletişimin kontrolü için bile yapılmaması gerekenleri sıralıyorlar.

Onlar için bir yazı yayınlamak şart oldu..

Bu doğrultuda, konunun hukuki yönünü incelemeyi avukatlara bırakıp CRM açısından değerlendireceğim.

.

Türk Telekom’un daha önce konu ettiğim [3] mesajı ile başlayalım. Türk Telekom’un bu konudaki ilk mesajı tam bir “sizi taciz edeceğim” mesajıydı.

TurkTelekom_Uyari-a
Yeniden İzinli Pazarlama [4] yazısında bahsettiğim onayı almamak için Turk Telekom’un Hukuk Departmanı tarafından tasarlanmış bir uyarı metni olduğundan kuşkulanıyorum.” diye yazmıştım.

Zamanla (2 ay sonra) hatalarını düzelttiler. Şöyle bir mesaj gönderdiler.

izinli-TurkTelekom
Turk Telekom’un olgunlaşmasını memnuniyetle karşıladım.

Şimdi CRM bakış açısıyla çok sayıda mesajı birkaç grup altında inceleyeceğiz. Birinci grupta zorlamacılar var.

izinli-kotu
Bunlar yasanın sınırladığı çerçeve içinde davranıyorlar. Taciz mesajı almak istemiyorsanız, sizin bir şey yapmanızı istiyorlar.

İlk bakışta masum gibi görünse de, mesaj gelmemesi için bir tıklama veya mesaj göndermek, taciz mesajlarından bıkmış olanların tercih ettiği bir yöntem değil. Neden derseniz, bu şekilde adres doğrulaması yapmış oluyorlar. Bazı şirketler, bu “doğrulanmış” temas noktalarını başka ürün ve hizmetlerini tanıtırken yine kullanıyorlar. Zaten adres ticaretinde olan şirketler için arayıp da bulamadıkları fırsat yaratılıyor.

Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim. Eğer henüz sosyal CRM’i anlamamışsanız, böyle mesajlar gönderirsiniz.

Olumsuz diye nitelediğim yaklaşımın en olumsuz örneği

izinli-Erzin
Bir tıkla veya SMS ile listeden çıkılmasını değil, bizzat bir telefon numarasını arayıp “derdimizi anlatmamızı” isteyen şirket. Tek tık ile veya SMS ile mesaj almama alt yapısına para yatırmamış olabilir mi? (Üstelik kesinlikle hedef kitlesinde değilim. Hayatım boyunca mücevher almadım. GSM numaramı nereden bulduğunu da merak ediyorum.)

Yasalara uygun olsa bile, neden bu yaklaşıma KÖTÜ dediğimi açıklayayım.

Gelişen teknoloji sayesinde, istenmeyen SMS veya e-posta mesajlarının hiç okunmadan silinmesi kolay. Bu nedenle, adres doğrulaması endişesi nedeniyle arayıp (veya SMS gönderip veya bir link’e tıklayıp) listeden ayrılmayanların size ilgi duyduğunu sanabilirsiniz. Oysa mesajlarınızı taciz listesine ekliyoruz. Üstelik, her mesajınızla sizden soğuyor ve uzaklaşıyoruz. Yasalar nezdinde “izinli pazarlama” yapıyor da olsanız, biz sizi TACİZCİ olarak değerlendiriyoruz.

Bir şey daha var. Ölçemediğin şeyi yönetemezsin. Bizi “ilgi duyuyor” zannederek, kendi ölçümlerini baltalıyorsun. “İlgi duyuyorsan tıkla” diye mesaj göndersen, baştan doğru ölçümle yola çıkacaksın.

Sevgili dostum Murat Ermert bir röportajında “Şirketlerin CRM’i anlama düzeyleri yöneticilerin entellektüel düzeyleriyle doğru orantılıdır” demişti. Dolayısıyla yukarıdaki örnekleri oluşturan şirketlerin öngörülebilir gelecekte “kişiselleştirme” yapmasını [5] , [6] , [7] , [8] , [9] beklemeyelim.

.

Yazıyı olumsuz bitirmeyeyim. Bu (bizden tekrar işlem yapmamızı istediği için olumsuz bulduğum) yaklaşımın en hoş örneği ise
izinli-harbiYiyorum
Reklamcı değilim. Kelimeler ve cümleler üzerine yorum yapmak istemem. Ama o kadar güzel bir şekilde izin istiyorlar ki… Alkışlıyorum.

Not: Diğer grupları sonraki yazılarda ele alacağız.

5 Mayıs 2015