Gelecekhane – 3a

Gelecekhane etkinliklerini kaçırmayın.
Gelecekhane – 3a

Makale Özeti

Gelecekhane'de geleceğin teknolojilerinin yaşamımıza etkisi tartışılıyor. Tasarım, deneyim ve bilgiye ilişkin önemli olgular konuşuluyor.

İlgili Bağlantılar

1 - Halil Aksu
2 - Gelecekhane
3 - Teknoloji Perakendenin Hizmetinde
4 - M2M ile Tasarruf
5 - Quantified Self
6 - Yiğit Kulabaş

5 Haziran 2014’de Halil Aksu’nun [1] Gelecekhane’sinin [2]Gerçek – Sanal” isimli etkinliği vardı.

gelecekhane-3a

 Bu etkinlik Gelecekhane’nin 3’üncü toplantısıydı. Başlıkta 3a yazmasının nedeni de bu. Zaman buldukça toplantıda öğrendiklerimi ve yorumlarımı 3b, 3c … diye yayınlayacağım.

Son söyleyeceğimi baştan belirteyim. Halil Aksu’nun düzenlediği Gelecekhane etkinlikleri deneyim, tasarım ve bilgi kavramlarının buluştuğu ve tadı damakta kalan etkinliklerdir. Sayfalarca not tuttum. Bir yandan da “Keşke dostlar da burada olsalardı, tartışsaydık” diye düşündüm.

O salon tıklım tıklım dolu olması gerekirken yarısı boştu. Kaçıranlar üzülsün.

Gelelim aldığım notları ve düşüncelerimi paylaşmaya… Ne de olsa büyükler, “Bilenin bilmeyene borcu vardır” demişler, “Paylaşmak bilmenin zekâtıdır” demişler. Gereğini yapalım da borçlu kalmayalım.

Açılış konuşmasını Halil Aksu yaptı. Geleceğin eğilimlerini 2 kelime ile özetledi. “Hızlı ve Bağlı”

Hızlı deyince… İlk verdiği örnek “Devlet daireleri ile Tweet hızının karşılaştırılması” idi. Kağıt bazlı süreçler, şu görecek, bu onaylayacak, diğeri imzalayacak… Hepimiz bunların yavaşlığından rahatsızız.

Demleme çay için, hamilelik için beklemek gerek. Bunları hızlandıramazsın. Hamilelik için çok çalışma yapılıyor ama sonuç gösteriyor ki hızlandırma ile elde ettiğin sonuç kaliteli olmayınca hızlandırmamak daha iyi.

Çağrı merkeziyle konuşurken, süpermarkette kasa önünde, ATM sırasında para çekmek için beklemek söz konusu olunca hepimiz hızlanmasını istiyoruz. Bu hızlanma saniyenin çok daha altına inecek.

GSM’imde diyet uygulaması yüklüyse, tam da çayımın yanına ayçöreği almaya kalktığımda, daha cihaza okutup kasada parasını ödemeden önce “senin bu ayçöreğini yememen gerek” diye uyaracak.

Ticari yaklaşımlar saniyenin altında hız gerektiriyor.

 

Bağlı konusunda gelince, “connectivity”nin güzel bir Türkçesi yok. Bağlılık dersek sadakat (loyalty) anlaşılıyor. Buna güzel bir Türkçe kelime bulunmalı.

Fizibilitesi uyan hemen her şey internete bağlı olacak. Şurada konuşma yaptığımız kürsünün internete bağlı olması, olmamasına göre daha ekonomik olacak. Salonda kaç kişi var, meslekleri neler, uzmanlıkları neler, vb. konuşurken bileceksin.

2000 senesinde ABD’de katıldığım bir konferansta ilk örnekleri [3] göstermişlerdi. Bugün bir kısmı hayata geçti veya yakında geçecek.

Mağaza içi mekan (lokasyon) bilgisi artık yetmiyor. Süpermarketin içinde olduğun değil, hangi koridorda, hangi rafın önünde olduğun bilgisi işleniyor.

İstiklal caddesinde yürürken Google Gözlük’e (GG olarak kullanacağım) kafelerden, lokantalardan teklifler gelecek.

Karşındaki kişinin kim olduğu da yazacak. Bunu nereden tanıyordum diye kafa patlatmayacaksın. İşte o zaman GG çok verimli olacak.

Karşıdakini tanıtan GG bilgilerine:

  • Birbirinizi sosyal mecralarda izliyor musunuz?
  • Blogunun ana temaları neler?
  • Senin ve onun karşılıklı hangi içeriklerinizi beğendiniz
  • Linkedin’e göre ortak özellikleriniz neler?

gibi bilgiler de eklenebilir.

Bu vesileyle (toplantıda gösterilmedi ama paylaşmak istedim) GE Türkiye blogundan [4] aldığım şekil de burada dursun.

info-v2 (3)

Bir de “quantified self[5] var. (Kendini ölçmek diye tercüme edeceğim ama tam yerine oturmuyor.) Sadece sağlık bilgileri, kan basıncı, diyet işleri gibi konuların çok ötesine geçeeğini düşünmek için kahin olmak gerekmiyor.

.

İkinci konuşmacı Yiğit Kulabaş’a [6] ilişkin notlarım Gelecekhane 3b‘de yayınlanacak. Burayı izleyin

7 Haziran 2014

Kapak resmi Gelecekhane‘den alıntıdır