
Makale Özeti
Yıllarca Alman katılığında olan SAP artık hızlı ve çözümcü Kaliforniya düşünce yapısına uymaya başlamış. Müşterilerinin beklediği esnek yaklaşımı benimsemeye çalışıyor. Ayrıca Türk bilişim girişimcilerine fırsatlar sağlıyor.- 1 - SAP Startup Focus Program
- 2 - Big Data yazıları
- 3 - Endüstriel Büyük Veri
İlgili Bağlantılar
Yıllardan beri ERP şirketi olarak bildiğim SAP’nin, Özyeğin Üniversitesi Girişim Fabrikası iş birliğiyle Startup Focus Program [1] (Tekno-Girişimcilik Hızlandırma Programı) adında bir çabası olduğunu ve Türkiye’de büyük veri alanında çalışan girişimcileri küresel pazara taşımayı vaat ettiğini öğrendim.
Biliyorsunuz, büyük veri (big data) [2] denildiğinde hemen ilgilenirim. Çeşitli sosyal mecralarda “Türk girişimcilerin onsekizbininci e-ticaret sitesini veya dokuzbininci mobil oyun tasarımını yapmak yerine big data ile ilgilenirlerse, global pazara çok daha çabuk çıkacaklarını” [3] yazdım.
Bu nedenle, projenin SAP Türkiye’deki sorumlusu Cenk Sezgin (Inovasyon Takım Lideri) ile görüşme talep ettim.
UNİTE iletişim görüşmeyi mümkün kıldı. Sayın Cenk Sezgin ile keyifli bir kahvaltı sohbeti yaptık. Aşağıda Cenk beyin cümleleri arasında yer alan eğik harflerle yazılı cümleler benim düşüncelerim.
Benim ilk sorum şu oldu:
Duydum ki SAP de big data ile ilgilenmeye başlamış. Hayrola?..
Cenk bey şunları anlattı.
“Yıllardan beri ERP uygulamaları konusunda önemli bir oyuncu olan SAP, gelecekte önemli olacak trendleri inceledi. Sadece ERP ve etrafındaki doğal çerçevesinden oluşan ürün / hizmet gamıyla sınırlı kalmamaya ve trendler doğrultusunda seçtiği alanlarda müşterilerine çözümler sunmaya karar verdi.
Sadece SAP ekosistemi ile sınırlı kalmak istemiyor. Yakın zamana kadar müşterilerin istekleri SAP’de değerlendiriliyor ve onlara eldeki çözümler sunuluyordu.
Uygulama şirketi olmaktan teknolojiye, platform sunmaya doğru yöneldi. Müşterilerini büyütürken büyümek istiyor. Kullanıcı deneyimine daha fazla önem veriyor, doğrudan yönetim kuruluna bağlı 60 kişilik özel bir kullanıcı deneyimi ekibi kurdu.
Uzun yıllardan beri bilgi yönetimi dalında çalıştığımdan, bu konuda SAP’den ne kadar yakınıldığını iyi biliyorum. Müşterilerini kendi kalıplarına sokmaya çalıştıkları ve hızlı ilerleyen ticaret dünyasına yanıt veremediklerine dair şikayetleri giderek daha sıkça duymaya başlamıştım.
SAP, hızlı ilerleyen dünyaya ayak uyduran ve hızlı ilerleyen müşterilerini kalıplara sokmaya çalışmaktan vazgeçip onlarla ilerlemeye karar verdi.
SAP artık Alman kültüründen daha açık Silikon Vadisi kültürüne doğru yöneliyor. İnovasyon kültürünü yaymaya çalışıyor. Bu doğrultuda trendlere bakarak kendilerine uygun alanları seçtiler. Bu alanlar
- Uygulamalar – Geleneksel kurumsal uygulamaları gelecek nesil teknolojiler üzerinde çalışacak biçimde yeniden tasarlıyor. (bkz. Business Suite on HANA vb.)
- Mobilite – Syclo ve Sybase firmalarını satın alarak Kurumsal Mobilite alanında ciddi bir pazar payı elde etti.
Son zamanlarda herkesin mobil konuşmasından sıkılmıştım. Mobil’e değil de mobilite’ye yatırım yapılmasını çok vizyoner buldum.
- Bulut – SAP bulut bilişimi konusunda Success Factors ve Ariba’yı satın alarak, kullanıcı sayısı bazında dünyanın en büyük kurumsal bulut şirketi haline geldi. Kendi iş yapma biçimini de bulut bilişime uyarlamaya çalışıyor.
Sadece satılacak bir ürün olarak değerlendirmeyip, şirketin kendi çalışma biçimini ve çalışma yöntemlerini bulut kavramına uyarlamaya çalışmasını takdir ettim. Darısı “teknolojide liderlik” sözü edip, sanayi devrimi kurallarından öte gidemeyen Türk şirketlerine…
- Analitikler – 2007’de Business Objects satın alındı. Böylece Gartner Magic Quadrant’ta en önemli oyunculardan biri olmaya başlandı.
- Veri tabanı ve Teknoloji – SAP en hızlı büyüyen veri tabanı şirketi olmak istiyor. Bu sebeple bellek içi bilişim alanında ciddi yatırımlar yapıyor. Bu amaçla SAP HANA adlı çözümünü kurum içinde geliştirerek pazara sunuyor. Stratejisi tüm SAP çözümlerini bellek içi mimaride çalışacak biçimde HANA üzerine taşımak. Bugün SAP nin temel çözümlerinden SAP Business Suite (ERP, CRM vb.) HANA üzerinde çalışabiliyor.
Basın bülterine göre SAP’nin Startup Focus Program’ı şu destekleri kapsıyor
– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – — – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –
- TEKNOLOJİ : En son teknoloji ürünü HANA platformuna anında erişim – Ücretsiz
- KAYNAK : HANA uzmanlarına erişim, satış ve pazarlama desteği – Ücretsiz
- MÜŞTERİLER : Global müşterilerimize erişerek çözümünüzün satış imkanı – Ücretsiz
- FİNANSMAN : SAP Ventures ve HANA Gerçek Zamanlı Fonlarının yöneticileriyle görüşme imkanı – Ücretsiz (SAP Startup Focus Program katılımcı şirketlerden herhangi bir hisse paylaşımı beklememektedir)
– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – — – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –
Ben biraz daha ayrıntı öğrenmek istedim. Sordum:
SAP’nin büyük veri ile uğraşan girişimcilere destek olduğunu öğrenince, bu konuda çalışan iki girişimciye haber verdim. Biri Patternix zaten sizden destek gördüğünü söyledi. Diğeri ise “Sitelerinden inceledik ve ne sunduklarını anlayamadık” dediler. Ben size sorayım. SAP Türk girişimcilerine ne sunuyor?
Bizim incelediğimiz kadarıyla, seçtiğimiz alanlarda özellikle büyük veri konusunda çalışan start-up’ların en büyük ihtiyacı para veya fon değil. Daha gelişmiş bir ürünün nasıl yapılacağını öğrenmek istiyorlar. Yaptıklarının global pazardaki olası kullanıcılarıyla buluşmak istiyorlar. Gittikleri şirketlerde doğru insanla görüşmek istiyorlar. Örneğin, konuştuğumuz girişimciler “Şu şirkete gittik, anlattık. Olumlu bakmadılar” diyor. Belki ilgisiz birine ulaşmışlar, hatta onların projesi gelirse kendilerine gerek kalmayacak kişilere gitmiş olabiliyorlar.
Biz doğru şirkette doğru kişiyle görüştürmeyi söylediğimizde şunu kastediyoruz. Bir kurumu daha önce kullanmadığı bir yazılım kullanmaya ikna etmek ve sözleşme imzalamak sanıldığından daha uzun ve karmaşık bir süreç. Bu sebeple çözümünüzle ilgili doğru iş kolunu 10.000 kişilik bir organizasyonda bulmak, bu iş birimindeki karar vericilerin ve karara etki eden kişilerin kimler olduğunu tespit etmek, bu kişilerin birbirleri arasında nasıl bir ilişki olduğunu anlamak çok basit bir iş değil. SAP olarak sadece bellek içi donanım ve yazılım geliştirme ortamı sunmakla kalmıyor, onlara satış ve pazarlama ağımızla da destek oluyoruz. Onlara anlattığımız başarı öyküleri sadece bir öykü değil. Onların hisse değerlerine dokunuyor. Bu nedenle ciddiye alıyorlar.
Girişimcilere:
- Teknoloji mimarları ile mentorluk desteği veriyoruz. Big Data alanında yazılım mimarisi en önemli konulardan biri haline geliyor.
- Teknolojimizle desteklediğimiz gibi girişimcileri SAP’nin tüm müşterilerine açık Global Marketplace ortamına giriş imkanı sunuyoruz. Böylece SAP, müşterilerine ihtiyaçlarını karşılayacak çözüm önerirken dünyanın neresinde olursa olsun bu çözümleri değerlendirebiliyor.
- Bulut bilişim ortamı için destek veriyoruz. Amazon Web Services ortamında onlara test ve geliştirme amacıyla donanım ve yazılım desteği sunuyoruz.
- Kaliforniya – İrlanda ve Türkiye’de işin uzmanlarından eğitim almalarını sağlıyoruz. Örneğin, geçtiğimiz ay Predictive Analytics alanında HANA üzerinde geliştirme yapmak isteyen bir girişimci ekibi Türkiye ofisimizde misafir ederek ilgili alanda eğitim sunduk.
Amacımız Türk girişimci ekosistemine katkıda bulunmak.
Bu cümle üzerine, daha önce İbrahim Gökçen ile yaptığımız görüşmedeki [3] bir konu aklıma geldi. Yine sordum.
Yakınlarda yazdığım bir yazının konusu “Türk girişimcisinin bilişim döneminde olmadığı, henüz feodalizm ile sanayi devrimi arasında bocaladığı” yönündeydi. Paylaşımdan uzak, kazanan her şeyi alır görüşünün girişimcilerde de devam ettiğini düşünüyorum. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz.
Türkiye’de büyük şirketlerde inovasyon’un AR-GE departmanının işi olduğu düşünülüyor. Tüm teşkilata yayılmış bir inovasyon felsefesi akla gelmiyor.
Girişimciler ise “geliştirme”ye odaklanıyorlar. Yani “araştırma ve geliştirme” değil, sadece yazılımın geliştirilmesi ile daha iyi olunacağını sanıyorlar.
Başarısızlıktan çok korkuyorlar. Birçok konuda yaptıklarını kimseyle paylaşmak istemedikleri için yeterli dersleri çıkaramıyorlar. Başarısız olduklarında bunu anlatmadıkları, aksine gizlemeye çalıştıkları için yeterli dersi de alamıyorlar. Aslında başarısızlıktan korkuyorlar ama bu davranışlarıyla başarısızlığa giden yolu seçiyorlar.
Cenk bey, istatistiklerin ve verilerin ne kadar önemli olduğu konusunda ilginç bir örnek anlattı. Onu da paylaşmak istiyorum.
SAP’nin kurucularından biri olan Dietmar Hopp, gençliğinde oynadığı 3.300 kişinin yaşadığı küçük bir köy kulübü olan TSG 1899 Hoffenheim’ı 2000 yılında Alman 5.liginden devralmasıyla kulübün yükselişini anlatıyor.
Önce altyapıyı düzeltiyor. Stadyum elden geçiriliyor. Maaşlar düzeltiliyor. Bunlarla birlikte bilgi yönetimi felsefesi de uygulamaya geçiriliyor. Koşu hızlarından sakatlanma istatistiklerine, yakalanınca ne yaparlarsa ne kadar zamanda düzeldiklerine kadar hemen her şey sürekli irdeleniyor. Antrenörler Google Glass kullanarak, futbolcuların antrenmanlardaki hızlarını takip edebiliyor. Bir futbolcunun topu ne kadar ayağında tuttuğu, nerede topla koşmaya başladığı, topla buluştuktan sonra gol atması ne kadar sürüyor gibi bilgiler takip ediliyor.
Sonunda Hoffenheim takımı büyük hızla yükselmeye başlıyor. Önce uzun süre bulunduğu 6’ıncı lige yeniden dönüyor. Sonra ilerlemesi devam ediyor. Bu ligde şampiyon olup 5’inci lige çıkıyor. Orada birkaç sene geçiriyor. Sonra 3 yılda 2 lig birden aşıyor ve 2002-2003 sezonunda Almanya’nın 3. ligi sayılan Bölgesel Lig’de mücadele etme hakkı kazanıyor.
Birkaç sene sonra 2008-2009 sezonunda, Dünya’nın en sert liglerinden biri olan Bundesliga’ya yükseliyor. Daha ilk senesinde muhteşem bir başlangıç yapıyor. Uzun süre namağlup gidiyor. Bütün Bundesliga takımlarını peşinden koşturuyor. Devre arasını lider kapatıyor. Kilit oyuncuları Vedad Ibišević’in sakatlanmasıyla zor günler geçiriyor ve son haftalarda aldığı kötü sonuçlarla Bundesliga’daki ilk sezonunu 7. sırada tamamlıyor.
İşte bilgi yönetiminin neler yapabileceğine güzel bir örnek. Vikipedia’dan da baktım. Oradaki bilgiler de Cenk beyin anlattıklarını doğruluyor.
Özetleyeyim:
1 – Büyük veri (big data) projeleri yapan girişimcilere fırsat var. Basın bülteninde şöyle yazıyor.
– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – — – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –
SAP Startup Focus Program [1] Türkiye kapsamında yarışmaya katılmak isteyenler, Özyeğin Üniversitesi bünyesindeki Girişim Fabrikası’na 10 Mart 2014 tarihine kadar başvuru yapılabilecek. Başvuranlar arasından 12 proje seçilecek ve bu katılımcılar 12 Mart 2014’te Girişim Fabrikası’nda, SAP’nin uzmanlığıyla düzenlenen beş haftalık hızlandırma programına başlayacak. Bu süreçte teknik eğitimlerin yanında atölye çalışmaları ve alanında önde gelen isimlerin mentorluk programları da yer alacak.
Beş haftanın sonunda katılımcılar, edindikleri bilgi ve yönlendirmelerle geliştirdikleri ürünlerini SAP Türkiye ve Girişim Fabrikası değerlendirme kuruluna sunacaklar. Ön eleme niteliği taşıyan bu aşamayı geçen projeler programa devam edecek. 22 Mayıs 2014 tarihinde özel bir etkinlik olan ‘Demo Day‘ düzenlenerek, katılımcıların çalışmaları davetli yatırımcılarla paylaşılacak.
…
Amerika’da 2012’de başlatılan SAP Startup Focus Program [1], dünya genelinde 1.000’den fazla yeni büyük veri uygulamasının geliştirilmesini sağladı. Programın temel hedefi, inovasyonu teşvik etmek ve programda seçilen şirketlerin çözümlerini SAP HANA’ya taşıyarak global piyasada yer almalarına destek olmak.
– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – — – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –
2 – Bilgi yönetimi, fiziksel ağırlığı olan futbol gibi sporlarda bile mucizeler yaratabilir.
27 Şubat 2014