
Makale Özeti
Hediyenin pahalı olması gerekmez. "Kişiye özel" algısını yarattığınızda, alanın hoşuna gider.- 1 - Müşteri = Sevgili
İlgili Bağlantılar
Hediye dediğimiz şey, aslında algı değeri yönetimidir. (Çok duygusuz olduğunun farkındayım. Diğer duygusuz örnek için bkz. “Müşteri = Sevgili”) 1
Canınızı sıkmamak, sözü uzatmamak için en bariz örnekten başlayacağım:
100 YTL’lik yakıt alırsınız, size 6’lı çay bardağı verirler. Siz kendiniz bu 6 bardağı alsanız, 2 – 3 YTL’ye mal olacaktı. Hesabını yaparsınız; “Ufff, yüzde 2 – 3 iade ediyor” dersiniz.
İşin içine video oynatıcısı, fotoğraf makinesi, vb… de girebilir. Gazeteler de ansiklopedi, kitap veriyor… “Dışarıda bilmem kaç lira olan…” diye de söylüyorlar.
Kurumlara maliyeti düşündüğünüzün çok altındadır. Ama sizi mutlu eder. Özetle gerçek değeri değil, algı değeri öne çıkartılır.
Gelelim eşe, arkadaşa, sevgiliye hediye vermeye:
Yıllardır pazarlama okumuş, uygulamış ve okutmuş biri olarak… Önerim de aynı yönde… Algı değerini yönetin… Çok fazla örnek var… ben sevdiğim birini anlatayım.
Önce güzel bir deri cüzdan alınır. Sonra kuyumcuya gidilir. Sevgilinin adı yazılı gümüş bir yazı hazırlatılır. (Hani kolyeler, künyeler, vb. vardır.) Kuyumcu o ismi güzelce cüzdana yapıştırır. Sonuç… Aslında ucuza mal olmuş, ama kişiselleştirilmiş bir hediye olur. Benzeri de yok.
Masa üstü yayıncılık yeni başlamıştı. Öğretmenler günü için, çocuklarımın öğretmenlerine şöyle bir hediye hazırlattım. Her sayfasında öğretmenin adı soyadı yazılı bir bloknot. Hepsi o kadar. En kişiselleştirilmiş hediye olmuş. Üstelik, muhtemelen en ucuz hediyeydi…
Demek ki neymiş… Biraz çaba… Kişiselleştirme… Benzerlerinden ayırma (farklılık)… Artık paketleme ve sunumdaki konuşma da sizin ustalığınıza kalıyor…
Sevgiliniz “tek taş pırlanta” diye tutturursa… Size önerim Müşteri = Sevgili‘de yazdığımdan farklı değil…